slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 27.02.2008

Yazar : Dr.Veysi SEVİĞ-Bumin DOĞRUSÖZ

Miras kalan konutun işgalini önlemek için veraset ilamı gerekli

Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
27.02.2008 | Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz | Yorum
 

Tapu kütüğüne kayıtlı ve miras kalan bir gayrimenkulün işgal yoluyla el değiştirmesini önlemek için mirasçıların veraset ilamı çıkartması gerekli. Böylelikle gayrimenkul tescil edilerek başkalarının kullanımı önlenebilir.

 

SORULAR SORUNLAR VE YANITLARI

 

MİRAS KALAN GAYRİMENKULÜN BORÇLARI

SORU: Rahmetli babaannemin üzerine İstanbul Acıbadem'de büyük bir arsa çıkmış fakat biz bunu evimizin satışında öğrendik. Belediyeye 40 bin YTL vergisi var dediler ama 1991 yılına kadar ödenmiş. Belediyede babaannemin üzerine var ama tapuda kayıp dosya ve tapu dairesinde olmadık insanlar tuhaf konuşmalarla olayı kapattılar.

YANIT: Türk Medeni Kanunu'nun 704. maddesi uyarınca aşağıdaki varlıklar taşınmaz mülkiyetinin konusunu oluşturmaktadır.

* Arazi (arsa)

* Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,

* Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler,

Yasal düzenleme gereği olarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescile tabidir. Dolayısıyla tescil olmaksızın taşınmaz mülkiyeti el değiştiremez.

Ancak "miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır."

Tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetinin işgal yoluyla kazanılması, ancak kaydının malikin istemiyle terkin edilmiş olmasına bağlıdır.

Babaannenizin üzerine tapulu olduğu ifade edilen arsanın belediye kayıtlarından tapu kayıtları ile ilgili bilgileri edindikten sonra, mirasçısı olarak babanızın, babaannenizin vefatı dolayısıyla daha önce çıkartılmış veraset ilamı mevcutsa bu takdirde mirasçılar olarak babanız ve kardeşleri ile babaannenizin eşi mirasın paydaşları olarak söz konusu arsayı yani Acıbadem'deki arsayı paylaşma hakkına sahiptir.

Ancak eğer babaannenizin vefatı nedeniyle veraset ilamı çıkarılmamış ise bu takdirde veraset ilamının çıkartılması gerekmektedir.

Babaannenize ait olduğu ifade edilen arsanın tapu kayıtlarından hareketle söz konusu arsanın bugünkü halini (durumunu) tespit ettikten sonra, söz konusu arsanın kanuni mirasçıları arasında paylaşımının sağlanabilmesi için Veraset Vergisi Beyannamesi'nin verilmesi gerekmektedir.

Arsanın tapuda babaanneniz adına kayıtlı olmasına karşın eğer üzerinde şu anda herhangi bir yapı veyahut da benzeri nitelikte kullanılabilir bir inşaat bulunması halinde, söz konusu yapı sahiplerinin babaannenizin tapulu arsası üzerine yapmış olduğu söz konusu inşaat için mirasçıları tarafından gerekli hukuki yollara başvurmak mümkündür.

Ancak; elinizde babaannenizin mirasına paylaşmak üzere veraset ilamı yoksa, daha doğrusu veraset ilamı alınmamış ise bu takdirde de söz konusu ilamın alınması, daha doğrusu ölenin kanuni mirasçılarının yasa yoluyla belirlenmesi gerekmektedir.

Tapu sicil kayıtları herkese açıktır. Dolayısıyla sizde söz konusu arsanın tapu sicil kayıtları ile ilgili bilgiyi edindikten sonra bugünkü hukuki durumu sorgulama veyahut da sorgulatma hakkına sahip olabilirsiniz.

Ülkemizde yaşanan ve özellikle gayrimenkullerin mirasçılarının ve hatta zaman zaman bizzat hak sahibinin bilgisi dışında el değiştirdiği bilinmektedir. Bu nedenle öncelikle gerekli tespitleri yaptıktan sonra konuyu yargıya taşıyabilecek bir uzman avukatla görüşmenizde yarar olacaktır. (V. Seviğ)

 

SATIN ALINANIN ÇALINTI ÇIKMASI

SORU: Satın almış bulunduğum bir iş makinesinin yapılan incelemeler sırasında çalıntı olduğu, iş makinesi için düzenlenen faturanın da sahte olduğu anlaşıldı. Hakkımda yazılan raporda hem makineyi çalmakla ve hem de sahte fatura düzenlemekle suçlanıyorum.

Bana düzenlenen fatura üzerinde yer alan adresin gerçeği yansıtmadığı satıcıya ait gösterilen Ticaret Sicili numarası vergi mükellefiyet numarasının bulunmadığı iddia edilerek bu faturaların benim tarafımdan düzenlenmiş olabileceği üzerinde duruluyor.

Bu konuda ne yapabilirim"

YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 230. maddesinde "Faturanın şekli" belirlenmiş olup, buna göre faturada en az aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir.

* Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası,

* Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret ünvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası,

* Müşterinin adı, ticaret ünvanı, adresi, varsa vergi dairesi hesap numarası,

* Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı, tutarı,

* Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası,

Yukarıdaki bilgileri içeren faturalar geçerli fatura olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda eğer fatura üzerinde faturayı düzenleyenin ticaret sicil numarası doğru değilse veyahut da yine malı satanın vergi dairesi mükellefiyet numarası yoksa, bu faturayı kabul eden ve işleme koyan alıcının da söz konusu faturanın doğruluğundan sorumlu tutulması söz konusu olabilmektedir.

Ayrıca fatura bedelinin ödeniş şekli de sahte faturanın varlığında, sahte fatura ile mal satın alanın lehine veya aleyhine delil olarak değerlendirilmektedir. Şöyle ki;

Mal bedeli banka aracılığı veyahut da çek veya senetle ödenmiş ise bu durumun kanıtlanması halinde söz konusu ödeme araçlarından banka kayıtlarından hareketle durumun aydınlatılması ve bu bağlamda da sahte faturayı düzenleyenlere ulaşılması mümkün hale gelebilmektedir.

Ancak nakit ödemelerde satıcıya ulaşmak çoğu kez mümkün olmamaktadır. Buna karşılık dava aşamasında size söz konusu iş makinesini satanlar hakkında bildiklerinizi ve varsa yazılı kanıtlarınızı mahkemeye sunmak suretiyle en azından hakkınızda hükmolunacak cezayı azaltmak mümkündür. (V. Seviğ)

 

ÇEKİN ELDEN ÇIKMASI

SORU: Çekin keşidecisinin veya hamilinin iradesi dışında elinden çıkmış olmasından anlaşılması gereken nedir" Örneğin hak sahibine verilmek üzere imzalanmış çekin kaybolması bu anlama gelir mi"

YANIT: Türk Ticaret Kanunu'nun 711'inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne göre "Keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten menedebilir."

Çekin, rıza olmaksızın elden çıkması halleri içerisinde çekin kaybolması, yazılmış bir çekin çalınması gibi haller akla gelebilir.

Örneğin çek sahibi boş ve imzalı çeki kullanmak üzere çantasına koymuş, bu çek çanta ile birlikte çalınmış ise, bu takdirde söz konusu çekin keşidecinin iradesi dışında elinden çıktığına somut bir örnek oluşturmaktadır.

Bu konuda oluşan yargı kararına göre de "Çekleri kaybeden keşideci, bu çekler için ödeme yasağı koyabilir. Banka, bu yasağa uymak zorundadır. Aksi halde banka hesap sahibine karlı sorumlu olur.." (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E.7571,K.1125)

Her şeyden önce "Keşideci, rızası dışında elinden çıkan çek için ödeme yasağı koymuş ise, muhatap bankanın bu yasağa uyması gerekir." .(V. Seviğ)

 

ÜÇ KAT CEZADA UZLAŞMA

SORU: Geçen sene bir mükellefimiz 2001 ve 2002 yıllarında sahte fatura kullandığı iddiasıyla 3 kat vergi ziyaıı cezasına çarptırıldı. Ödemenin banka kanalıyla ödendiği ispatlanabilseydi bu cezanın kesilmeyebileceği denetmen tarafından söylendi, fakat mükellef bunu ispatlayamadı ve sonunda ceza kesildi. Fakat ceza ve gecikme zammı çok tuttuğundan dolayı mükellef bu cezayı ödeyemiyor iflas etmesi pek muhtemel bundan dolayı. Bu yeni çıkacak uzlaşmadan yararlanması mümkün olurmu acaba" (Ö. Bay)

YANIT: 5736 sayılı "Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun"un 1'inci maddesinin 2 numaralı fıkrası ile, "213 sayılı Kanunun 344'üncü ve geçici 27'nci maddeleri uyarınca vergi ziyaı cezası üç kat (iştirak halinde bir kat) olarak uygulanan tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ve il özel idareleri ile belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında" bu Kanunun sağladıkları olanaklardan yararlanma yolu kapatılmıştır.  Tasarının Genel Kurulda önergelerle uğradığı değişiklikler sonucu oluşan ve yukarıda aktardığım fıkraya göre mükellefiniz için bu kanun açısından yapılacak bir şey yoktur.  (B. Doğrusöz)

 

YARGI KARARLARINDA

KDV'DE VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Danıştay 9.Dairesi E.2005/3965 K.2006/1504 T.20.4.2006

İşlemleri finansal kiralama sözleşmesi yönünden incelenen yükümlü şirketin, düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak tesis edilen KDV indirimlerinin azaltılmasına ilişkin işlemin ve düzenlenen düzeltme fişlerinin iptali istemiyle dava açtığının anlaşıldığı olayda; gerek 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununda, sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşmeye konu malın tesliminin gerçekleşeceği yolunda bir hüküm bulunmadığı gibi inşa edilerek sonradan teslimini engelleyici bir düzenleme bulunmaması, gerekse KDV Kanunu'nun 10. maddesinde mal ve hizmet tesliminden önce fatura düzenlenmesi halinde fatura düzenlenen kısım için vergiyi doğuran olayın meydana geldiği belirtilmiş olup, peşin fatura düzenlenmesinde de vergi kanunlarına aykırı bir hüküm bulunmaması, ve olayda fatura içeriği malların öngörülen sürelerde teslim edildiği ve bu faturalara ilişkin vergisel yükümlülüklerin yerine getirildiğinin sabit olması ile finansman şirketi olan X Finans AŞ'nin söz konusu yapıları satın alma ve başka bir surette edinmesi mümkün olup, adı geçen firma tarafından sözleşmeye konu yapıların müteahhit firmaya inşa ettirilmesinde hukuka aykırılık görülmemesi sebepleriyle, söz konusu finansal kiralama sözleşmesi ve buna dayanılarak yapılan işlemlerde hukuka aykırılık yoktur.

 

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2003/192 K.2004/12 T.30.1.2004

Davacı şirket hakkında 10 trilyon liralık sahte yazar kasa fişi bastığı, bunun 4 trilyon liralık kısmının piyasaya sürülmek üzere bir şahsa teslim edildiği ancak fişler piyasaya sürülmeden önce mali polisçe ele geçirildiği ve 4 trilyon liralık belgeden yüzde 2 oranında kazanç elde edildiğinden bahisle cezalı tarhiyat yapılmıştır. 3065 sayılı Kanunun, 20/1,2 maddelerinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedelin ise malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veya bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade edeceği kurala bağlanmış olup, aynı kanunun 10/a maddesinde de KDV'de vergiyi doğuran olayın teslim olması ve basımı yapılan 4 trilyon liralık sahte ödeme kaydedici cihaz fişlerinin teslimiyle, teslim eden davacı şirket yönünden 80 milyar lira komisyon gelirinin alacak olarak tahakkukunun gerçeklemiş bulunması sebebiyle, bu bedel üzerinden yapılan KDV tarhiyatında hukuka aykırılık yoktur.

 

Danıştay 9.Dairesi E.2001/5511 K.2004/194 T.14.1.2004

Tekstil ticareti ile uğraşan yükümlü şirket hakkında, ilgili yıl işlemlerinin incelenmesi sonucu ihraç kayıtlı olarak satın alınan bir kısım malların ihraç edilmediği, düzenlenen gümrük çıkış beyannameleri ve yurt dışı satış faturalarının sahte olduğu, söz konusu malların yurt içinde müşterilere belgesiz olarak satıldığı ve KDV ödenmediğinin tespiti üzerine cezalı tarhiyat yapılmıştır. Söz konusu malların ihraç edilmediği ve yurt içinde satıldığının yükümlü şirket vekilince de doğrulandığı olayda, ihraç kayıtlı olarak satın alınan malların satışında KDV tahsil edilmediği ileri sürülmekte ise de, 3065 sayılı Kanunun 10/a maddesi uyarınca vergiyi doğuran olayın malın teslimi olması ve bu teslim nedeniyle KDV doğduğu açık olduğundan yükümlü şirketin yurt içinde yapılan satışla ilgili olarak belge düzenlememe ve KDV tahsil etmeme suretiyle bu mükellefiyetten kurtulmasına yasal olanak olmaması, ayrıca ihraç kayıtlı olarak satın alınan malların şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan Y tarafından yurt içinde satıldığı ileri sürülmekte ise de, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesinin işlemlerinin yükümlü şirketi de bağlayacak olması sebebiyle bu iddianın da yerinde görülmemesi sebepleriyle, ihraç kaydıyla satın alınan ve yurt içinde satılan mallara ilişkin düzenlenen rapora dayanılarak yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.

      

ÖZELGELERDE

GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI

1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 22.5.2007 tarih ve 4420 sayılı özelgesi;

"GVK'nun 74. maddesinde gayrimenkul sermaye iradında safi iradın tespitinde gayrisafi hasılattan indirilebilecek giderler belirtilmiştir. Söz konusu maddede Bağ-Kur primlerinin hasılattan indirilebileceğine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Ayrıca yine GVK'nun ‘diğer indirimler' başlıklı 89. maddesinde, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi  beyannamesinde bildirilecek gelirlerden yapılabilecek indirimler sayılmıştır. Söz konusu maddenin 1. bendinde, beyan edilen gelirin yüzde 10'unu (bireysel emeklilik dışı şahıs sigorta primleri için beyan edilen gelirin yüzde 5'ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılabilir. Bentte parantez içi düzenleme ile söz konusu sigorta veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde düzenlenmiş olması gerekir. Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ise 89/1. madde kapsamında prim ödemeleri indirim konusu edilebilecek sigorta şirketi niteliğinde değildir. Bu hüküm ve düzenlemeler gereğince gayrimenkul sermaye iradı gelirlerinden dolayı gelir vergisi mükellefi olan bir kişinin, isteğe bağlı Bağ-Kur prim ödemelerini ne gayrimenkul sermaye iradı safi iradının tespitinde gider olarak ne de yıllık gelir vergisi beyanında matrah tespitinde indirim konusu yapması mümkün değildir."

2. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 22.6.2006 tarih ve 5250 sayılı özelgesi;

"İşyeri kiralayan mükelleflerin söz konusu gayrimenkul için mülk sahibine yapacakları kira ödemeleri üzerinden GVK'nun 94. ve 98. maddesi düzenlemeleri gereğince vergi kesintisi yapması ve bu kesilen vergiyi süresinde beyan etmeleri ve ödemeleri gerekir. Kiracı tarafından sorumlu sıfatıyla kesilmesi zorunlu bulunan kira stopajlarının beyan edilmemesi, eksik beyan edilmesi ve ödenmemesi durumunda bu vergiler için, kira geliri beyanında kiracıların ödemesi gereken stopajı mahsup etmiş olan mülk sahibinin sorumlu tutulması söz konusu değildir."

3. Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 15.6.2005 tarih ve GVK.ÖZ.05.48 sayılı özelgesi;

"GVK'nun 73. Maddesine göre, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamaz. Söz konusu mal ve hakların bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması halinde ise emsal kira bedelleri, bu mal ve hakların kira bedeli sayılır ve vergileme bu esasa göre yapılır. Ancak, maddenin 2. fıkrasının alt bentlerinde emsal kira bedeli esasının uygulanamayacağı haller sayılmış olup, buna göre binanın mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsisi edilmesi halinde emsal kira bedeli esası uygulanmaz. Bu hükümler gereğince, mülkiyeti babasına ait işyerini kullanan ve babasına bu işyerine ilişkin olarak nakden veya hesaben herhangi bir ödeme yapmayan kişinin, tevkifat yapma zorunluluğu yoktur. Ancak, kullanıma tahsis edilen gayrimenkulün işyeri olması ve dolayısıyla ikamet etme halinin söz konusu olmaması sebebiyle, herhangi bir kira bedeli tahsil edilmese dahi mülk sahibinin (babanın) söz konusu gayrimenkul için belirlenecek olan emsal kira bedelini gayrimenkul sermaye iradı olarak genel esaslara göre beyan etmesi gerekir."

 

YENİ YAYINLAR

Bugün, benim de yazılarımda zaman zaman yararlandığım bir yargılama usulü hukuku kitabını tanıtmak istiyorum. Sözünü ettiğim kitap, Prof. Dr. Şükrü Kızılot ile Av. Zuhal Kızılot tarafından kaleme alınmış bulunan "Vergi İhtilafları ve Çözüm Yoları" adlı kitabın 13. basısı. Adından da anlaşılacağı gibi esas olarak vergi yargısını konu alan, ancak içerisinde ayrıca ihtilafların barışcıl çözüm yolları olarak da nitelendirilen "uzlaşma", "düzeltme" gibi konularında irdelendiği bu kitapta, bir vergi davasının açılışından hükmün kesinleşmesine kadarki yargılama aşamalarının tümü hakkında bilgi bulmak mümkün. Kitabı edinmek isteyenler, yayımcı kuruluş olan Yaklaşım Yayınları'na (0312.4394343) müracaat edebilirler. (B. Doğrusöz)

 

SÖZÜN ÖZÜ

Sabır ve zaman, şiddet ve öfkenin yapabileceğinden daha çok iş başarır.

SHAKESPEARE

 

Kaynak:Referans Gazetesi