- Makaleler
-
İştirak hisselerinin satışında özel fon hesabı
Yazdır
Tarih : 25.11.2008
Yazar : Dr. Veysi SEVİĞ
İştirak hisselerinin satışında özel fon hesabı
25.11.2008 | Veysi Seviğ
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5/1-e maddesi uyarınca, kurumlar en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleriyle aynı süreyle sahip oldukları kurucu hisseleri, intifa hisseleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlar Kurumlar Vergisi'nden istisna edilmiş bulunmaktadır.
Yasal düzenleme gereği söz konusu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanmaktadır. Bu bağlamda, satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte bir fon hesabında tutulmaktadır.
Yasa maddesinde yer alan iştirak hisseleri kavramı menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir. Bunlar;
* Sermaye Piyasası Yasası'na göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil olmak üzere anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri,
* Limited şirketlere ait iştirak payları,
* Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait paylar,
* İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,
* Kooperatiflere ait ortaklık payları,
olarak kabul edilmektedir.
Ancak Sermaye Piyasası Kurulu'nun düzenleme ve denetimine tabi fonların katılma belgeleri iştirak hissesi olarak kabul edilmemektedir.
Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışında kazanç yasal düzenleme gereği olarak satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi ister peşin, ister vadeli yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanmaktadır.
Kurumlar Vergisi uygulamasına yönelik olarak yayımlanan (3) seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğ ile yapılan yönlendirme uyarınca "Bu değerlerin satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon hesabında tutulması" zorunludur. "Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin, satışın yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait Kurumlar Vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, istisnadan yararlanacak olan kazanç tutarı, satışın yapıldığı dönemin genel sonuç hesaplarına yansıyacak olup Kurumlar Vergisi beyannamesinin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnadan yararlanılabilecektir. Anılan istisnadan geçici vergi dönemleri itibariyle de yararlanılması mümkün olup, belirtilen süre zarfında söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda, Kurumlar Vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılması mümkün olmadığı gibi geçici vergi dönemleri itibariyle yararlanılan istisna nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergilerden kaynaklanan vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi" mükelleften aranılacaktır.
"Fon hesabına alınan kazanç tutarının mükelleflerce sermayeye eklenmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde, istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir." (20 Kasım 2008 gün ve 27060 sayılı Resmi Gazete.)
Fon hesabında tutulması gereken süreden, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar olan sürenin anlaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda kazancın sermayeye ilavesi halinde de aynı süre geçerlidir.
Söz konusu istisnanın amacı kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkân sağlamak ve işletmelerin finansal büyüklüklerini güçlendirmektir. Tasfiyeye giren şirketlerde ise böyle bir amaç olmadığından, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yıl sonuna kadar tasfiyeye girilmesi halinde, fon hesabında tutulması gereken kazancın işletmeden çekildiği kabul edilmektedir.
Söz konusu değerlerin trampa yoluyla devri halinde istisna uygulaması yapılmamaktadır. Bu bağlamda da istisna kapsamında olan iştirak hisseleri, kurucu hisse senetleri ile intifa senetlerinin kısmen trampa ve yine kısmen nakit karşılığı satılması halinde, kanımızca istisna uygulaması sadece nakit olarak yapılan kısma uygulanabilecektir.
İstisna uygulaması esas itibariyle bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak faaliyet konusu menkul kıymet ve taşınmaz ticareti ve kiralaması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir. Bu gibi hallerde satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl veya daha uzun süre aktifte kayıtlı olması durumu değiştirmemektedir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamında değerlendirilmektedir.
Kaynak : Referans Gazetesi