slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 11.11.2008

Yazar : Bumin DOĞRUSÖZ

Fon iadesinde usul

10.11.2008 | Bumin Doğrusöz | Yorum

Geçmişte 3842 sayılı kanunla "fon" adı altında, vergi kesintileri ile yıllık gelir ve kurumlar vergilerini matrah alan bir mali yükümlülük ihdas edilmişti. Yıl içinde ücretlerden yapılanlar dışındaki kesintiler üzerinden hesaplanarak kesilen fon tutarları, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan fondan mahsup edilmekteydi.

Bu fon daha sonra 9.3.2003 tarih ve 4842 sayılı kanunla kaldırılmıştı. Ancak fon kaldırılırken 1.1.2004 tarihine kadar kesintiler üzerinden uygulanmasına devam olunması, 1.1.2004 tarihinden sonra verilecek yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanmaması öngörülmüştü. Yine bu düzenlemelerle 2003 yılı içinde yapılan kesintiler üzerinden hesaplanan fon tutarının yıllık beyannamede mahsup ve iade yolu kapatıldığı gibi gider yazılmasına da izin verilmemişti.

1.1.2004 tarihinde fon hesaplanması kaldırılmıştı ama stopaj oranları fon tutarları kadar yükseltilerek fonun varlığı fiilen sürdürülmüştü. Bu suretle 2003 kesintileri sanki yeni bir mali yük ihdas edilmiş gibi, mükelleflerin üzerinde bir yük olarak bırakılmıştı.

Nitekim daha sonra Anayasa Mahkemesi, E. 2994/94 K.2008/83 sayı ve 20.3.2003 günlü kararı ile 4842 sayılı kanunun geçici 1. maddesindeki "(…) bu kazanç ve iratlara ilişkin olarak vergilendirme dönemi içinde ödenen fon payları mahsup ve iadeye konu olmaz" hükmünü iptal etti. Karar 1 Temmuz tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.

"Yüksek Mahkeme"nin iptal kararını ve gerekçesini, 7 Temmuz 2008 tarihli yazımızda bu köşeden duyurmuştuk.

Karar, söz konusu fon kesintilerinin iade veya mahsup ettirilmemek suretiyle anayasaya aykırı olarak tahsil edildiğini açıkça ortaya koymuştur.

Ancak bu defa söz konusu haksız kesintilerin mükelleflerce iade alınıp alınamayacağı, iade alınabilecekse Vergi Usul Kanunu'nun düzeltme hükümlerinin nasıl uygulanacağı konularında uygulamada duraksamalar oluştu.

Gelir İdaresi Başkanlığı 25 Eylül'de yayımladığı 13 sayılı Kurumlar Vergisi Sirküleri ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine 2003 yılı içerisinde yapılan ödemelerden kesilen ve 2004 yılı içerisinde verilen yıllık beyannamelerden mahsup edilemeyen fon tutarlarının, yıllık beyannamede hesaplanan verginin yüzde 10'unu aşmayan kısmının nakden veya mahsuben iadesinin 252 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği düzenlemesine göre istenebileceğini açıkladı. Bu sirküleri de 29 Eylül 2008 tarihli yazımızda yine bu köşeden duyurmuştuk.

Bu sirküler ve mükellef başvurularından sonra, vergi daireleri de ne yapacağını şaşırmıştır. İstanbul'da bir vergi dairesi mahsup yolu ile iade talep eden bir mükelleften YMM raporu isterken bir diğeri nasıl bir muhasebe kaydı ile iadenin yapılacağı konusunda başkanlık yazısı gelmeden mahsuben de olsa iade yapamayacağını söylemektedir. Bu arada vergi daireleri ve danışmanlık firmaları, iade, müracaat ve iadede 252 sayılı Genel Tebliğ'in hangi düzenlemesinin uygulanacağı konusunda duraksamaya düştü. Çünkü Genel Tebliğ'de, birçok iade yöntemi düzenlenmekte.

Bu defa Gelir İdaresi Başkanlığı 2008/1 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile iadenin anılan Genel Tebliğ'in "3. Gelir ve Kurumlar Vergisi ile İlgili Vergi Hatalarından Kaynaklanan İade İşlemleri" başlıklı bölümde yer alan açıklamalar çerçevesinde gerçekleştirileceğini açıkladı. 

Söz konusu bölüm açıklamalarına göre 2003 yılı içerisinde yapılan ödemelerden kesilen ve 2004 yılı içerisinde verilen yıllık beyannamelerden mahsup edilemeyen fon tutarlarının, yıllık beyannamede hesaplanan verginin yüzde 10'unu aşmayan kısmının mahsuben iadesi için, öncelikle 2003 yılına ait gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinden bir vergi doğmuş ise bu verginin ödenmiş olması gerekmektedir. Eğer bir vergi doğmamış ise ödeme şartı doğal olarak aramaksızın iadenin yapılması gerekmektedir.

Bu konuda iade talep eden mükelleflerin mahsubunu talep ettikleri borç ile fon alacaklarının doğduğu vergi dairesinin aynı olması halinde, mahsup talep edenin bir dilekçe ile vergi dairesine müracaatı yeterli olacaktır.

Buna karşılık vergi dairelerinin farklı olması halinde ve 2004 yılında verilen 2003 yılına ait beyannameden bir vergi doğmuş ise söz konusu dilekçeye bu verginin ödendiğine dair belgelerin de eklenmesi gerekmektedir. Bu dilekçe mahsup talep edilen alacaklı vergi dairesine verilecek olmakla birlikte işlemleri kolaylaştırmak ve hızlandırmak için fon iadesinde bulunacak borçlu vergi dairesine de durumu bildiren bir yazı vermekte yarar vardır.

Öte yandan bu müracaatın düzeltme zamanaşımının sonuna kadar, yani 31.12.2008 tarihine yapılması gerekmektedir.

Geçmişte 3842 sayılı kanunla "fon" adı altında, vergi kesintileri ile yıllık gelir ve kurumlar vergilerini matrah alan bir mali yükümlülük ihdas edilm...

( KB)

 

Referans Gazetesi