slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 20.10.2008

Yazar : Bumin DOĞRUSÖZ

Yurtdışındaki paraların getirilmesinde sıkıntılar

20.10.2008 | Bumin Doğrusöz | Yorum

Maliye Bakanı'nın açıklamalarına göre vatandaşlarımızın veya ikametgahı Türkiye'de bulunanların yurtdışındaki paralarını ülkeye çekmek maksadı ile bir kanun tasarısı hazırlanmakta. Bakanın açıklamalarına göre, yurtdışında parası olanlar belirli bir zaman içerisinde getirdikleri takdirde, ister şirketlerine ister bankaya koysunlar, sisteme sokmak şartıyla, hiç bir soru ve incelemeyle ve vergiyle karşılaşmayacaklar.

Aslında bu konu yaklaşık 1.5 yıl önce Vergi Konseyinin gündemine gelmiş, bu konuda bir çalışma yapılarak Bakanlığa sunulmuştu. Ancak konu, kara paranın da aklanmak amacı ile araya sızabileceği, AB mevzuatının engelleri ve müzakere sürecine olumsuz etkisinin olabileceği gibi görüşlerle Bakanlığın gündeminde istenilen yeri bulamamıştı.

Yurtdışındaki paraların çağrılması ve yurtdışı varlıklarının kayda alınması yöntemi geçmişte İtalya tarafından başarıyla uygulanmış bir yöntemdir. 23.11.2001 tarih ve 409 sayılı Kanunla, çeşitli sebeplerle İtalya dışına sermaye çıkartan veya sermayesini yurtdışında değerlendiren ve yurtdışında taşınır taşınmaz mal edinenlerin ve bu suretle İtalya'da vergilendirilmekten kaçınanların durumlarını, usule uygun hale getirmeleri amaçlanmıştır. Bu maksatla İtalya'da kayda alınan veya getirilen servet ve sermaye, sorgulama ve mali yaptırımlardan muaf tutulmuştur. Buna karşılık ülkeye dönen miktarlar üzerinden yüzde 2,5 vergi ödenmesi veya belli sürelerle faizi belli oranlarla azaltılmış kamu borçlanma kağıtlarında tutulması talep edilmiştir. Kanunla, bu şekilde ülkeye gelen tutarlarla ilgili olarak kişilerden alınan beyan ve beyannamelerin bankalarda veya aracı kurumlarda gizlilikle muhafaza edilmesi ve bir örneğinin mali idareye iletilmemesi güvencesi de verilmiştir.

Benzeri bir modelin Türkiye'de uygulanmaması için bir sebep olmadığı gibi, içinde bulunduğumuz ortamda ülke ekonomisi açısından likidite sağlaması ve Hazine'ye de gelir temin etmesi açısından yarar sağlayabilir. Şirket sermayelerine eklenecek tutarlar yoluyla da şirketlerin sermayeleri güçlenebilir.

Dışarıdaki paraların önemli kısmı zaten ülkeden gitmiş veya ülke faaliyetlerinden kaynaklanan paralardır. Bu paralar, özellikle geçmişte "nereden buldun" sorusu gelecek endişesi ile ürkerek yurtdışına çıkan paralar veya ihracat ve kambiyo mevzuatı uyarınca yurda getirilme zorunluluğu bulunmayan dövizler yahut kambiyo ve vergi mevzuatının yükümlülüklerinden, özellikle kur farkı vergilemesinden kaçınmak amacıyla yurtdışına yatırıma gönderilen paralardır. Gelmesi beklenen paranın bir kısmı da yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın paralarıdır. Aslında bu paralar zaten bize yabancı olmadıklarından, onları adeta affeder gibi, kaynağının ve zamanaşımı sürecindeki yurtdışındaki nemasının sorgulanmayacağı teminatı verilebilir. Ancak gelecek paralara, ileriye doğru bir süre için vergi dışılık olanağı sağlanması, bize göre yanlış ve adaletsiz olur, Anayasa'ya aykırı düşebilir.

Geçmiş tecrübelere göre, paraların gelmesi için geriye doğru mali yükümlülük ve yaptırımlardan kurtarılması ve sorgulama yapılamayacak olması güvencesinin, sadece vergi mevzuatı açısından verilmesi, başarılı sonuç alınması için yeterli olmayacaktır. Ceza hukuku, kambiyo mevzuatı gibi diğer alanlar açısından da güvencenin kanun düzeyinde verilmesi gerekmektedir.

Ancak dünya global bir krizin etkisindeyken Türkiye ekonomisi ve bankacılık sisteminin nispeten güçlü yapısı ile güvenli bir liman olduğu ve bu nedenle bu paraların geleceği düşüncesi yanıltıcıdır. Çünkü gelecek mevduatın hukuki güvencesi, son derece sınırlıdır. AB ülkelerinde mevduata bizim çok üzerimizde, hatta sınırsız olarak sigorta ve devlet güvencesi verilirken, bu güvence ülkemizde kişi başı 50.000 YTL ile sınırlıdır. Bu nedenle mevduata verilen sigorta ve güvencenin sınırları artırılmadan, bu konuda çıkacak bir yasa ile paralar gelmez.

Ayrıca üç konudaki riske de dikkat etmek gerekir. Buradaki birinci risk, bu düşüncelerle atılacak adımlar sonunda beklenen paraların yeterli düzeyde gelmemesidir. Bunun sonuçları ise olumsuz olur ve günümüz krizinde en önemli rol oynayan ekonomik sistem ve aktörlerine "güven" unsuru, zaafiyete uğrar.

İkinci risk ise karaparanın gelecek paraların içerisine karışarak kendisine aklama yolu açmasıdır. Eğer bu risk gerçekleşirse, Türkiye uluslararası platformda zor durumda kalabilir ve hatta bazı yaptırımlarla da karşılaşabilir. Buradaki açmaz ise bir yandan paraların gelebilmesi için kaynağının sorgulanmayacağı güvencesinin verilmesi, diğer yandan karaparanın ayrıştırabilmesi yolunun açık tutulmasında yatmaktadır. Bu konu her halde yapılacak düzenlemelerin en zor yanını oluşturacaktır. Öte yandan gelecek paraya belli sürelerle ülkede kalma zorunluluğu getirilmediği takdirde, para gelir, aklanır ve gider.

Buradaki üçüncü risk ise ülkedeki kayıtdışı paranın dışarıdan dolaştırılarak düşük vergi ile aklanmış olarak sisteme girmesidir.

Bu risklere de dikkat etmek gerekir.

 

Kaynak:Referans GazetesiMaliye Bakanı'nın açıklamalarına göre vatandaşlarımızın veya ikametgahı Türkiye'de bulunanların yurtdışındaki paralarını ülkeye çekmek maksadı ile bir...

( KB)