slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 25.09.2008

Yazar : Bumin DOĞRUSÖZ

İhracatta götürü gider

25.09.2008 | Bumin Doğrusöz | Yorum

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin I/1 sayılı fıkrasına 1995 yılında 4108 sayılı kanunla eklenen parantez içi hükümle "İhracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurtdışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler" düzenlemesi getirilmiştir.

Bu düzenlemenin özü, yurtdışı kaynaklı gelir elde edenlerin bu faaliyetleri ile ilgili belgelendiremedikleri giderlerine karşılık teşkil etmek üzere bir gider kalemi yaratılmasıdır. Ayrıca bir amaç da aynı dönemde zamanın Kurumlar Vergisi Kanunu'nda yer alan sanayi ürünü ihracat istisnasının kaldırılması dolayısıyla ihracat üzerinde oluşan vergi yükünü hafifletmektir.

Bu düzenlemenin uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanlığı görüşleri, 194 ve 233 sayılı Gelir Vergisi genel tebliğleri ile açıklanmıştır.

194 sayılı Genel Tebliğ'e göre "Götürü gider uygulaması, mükelleflerin yurtdışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilemeyenlerin, anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın belli bir oranını aşmamak şartıyla ticari kazançtan indirilmesini öngören bir müessesedir. Dolayısıyla götürü gider hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin malvarlığında bir azalma meydana gelmiş olması gerekir."

Maliye Bakanlığı bu açıklaması ile ihracat ve yasal düzenlemede sayılan diğer faaliyetlerde götürü gider uygulaması yapılabilmesini, bir harcamanın yapılması, harcamanın yapıldığının kanıtlanması ancak bu harcamaya ilişkin belgenin temin edilememiş olması koşullarına bağlamıştır.

Bakanlık Genel Tebliğ'de bu açıklaması paralelinde "İşletmenin yurtdışı faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan belgesiz giderlerin de 'Tekdüzen Muhasebe Sistemi'nde ilgili gider hesaplarında izlenmesi ve dönem sonunda '690 Dönem Kâr-Zarar' hesabına aktarılması gerekir" demiştir.

Yani bakanlığa göre yurtdışında örneğin ihracatla bağlantılı olarak bir gider yapılacaktır ve bu gider deftere kaydedilecektir. Daha sonra bu giderlerin ihracattan döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşmayan kısmı dönem zararı olarak dikkate alınacaktır.

Anılan tebliğlerin yayım tarihlerindeki yazılarımda da belirttiğim gibi, "götürü" kavramının anlamı ile bağdaşmayan bu açıklama, hatalı olduğu gibi yasada yer almayan koşullar ihdas etmekte, "götürü gider" mantığı ile bağdaşmamakta ve ülkenin döviz kaybına yol açmaya varacak derecede peçelemeli işlemlerin yapılmasına yol açabilecek niteliktedir.

Nitekim ihtirazi kayda dayalı olarak açılan bir davada Danıştay 4. Dairesi E. 2004/1293 K.2005/529 sayı ve 31.3.2005 tarihli içtihadı ile "hasılatın binde beşini aşmamak üzere hesaplanan götürü giderin herhangi bir ispat koşuluna bağlı olmaksızın gider olarak nazara alınabileceğine" hükmetmiştir. Dava konusu olayda yerel mahkeme; "Kanunda belirtilen koşullarda hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla götürü giderin kazançtan indirilebileceği herhangi bir ispat şartına bağlı kalmaksızın kabul edildiğinden tebliğde belirtildiği şekilde götürü gider indirimi için belgesi temin edilmeyen bir harcamanın olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğinin ispatına gerek duyulmadığından ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk edilen gelir vergisinde isabet görülmediği gerekçesiyle Gelir Vergisi'nin kaldırılmasına, ödenen kısmının iadesine karar vermiştir." Danıştay 4. Dairesi, bu karara karşı davalı idarece yapılan temyiz başvurusunu, reddederek yerel mahkeme kararını, aynı gerekçe ile onamıştır.

Yasada olmayan koşuların idarece tebliğle ihdas edilemeyeceği, uygulamalarda yasaca aranan koşullardan başka koşul aranamayacağı ilkelerini de içeren "verginin yasallığı" ilkesi karşısında, söz konusu kararda varılan sonuca katılmamak mümkün değildir.

Danıştay'ın sonraki içtihatları da aynı yönde oluşmuştur. Nitekim son olarak Vergi Sorunları dergisinin 238. sayısında rastladığımız Danıştay 4. Dairesi'nin E.2006/2738 K.2007/610 sayı ve 28.2.2007 tarihli kararında da "Genel tebliğin götürü giderin muhasebe sistemindeki hesaplara kaydedilmesi ve dönem sonunda kâr-zarar hesabına aktarılması koşulu nedeniyle" ihracat bedelinin binde beşi oranında götürü gideri tam olarak indirim konusu yapamayan bir mükellefin davasını kabul eden yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Maliye Bakanlığı'nın artık yerleşik hale gelen bu içtihat karşısında, mükellefleri ihtirazi kayıtla beyanname vererek ancak dava yoluyla haklarına ulaşmalarına sebebiyet veren söz konusu genel tebliğ açıklamalarını gözden geçirmesi gerekmektedir.

 

Kaynak:Referans GazetesiGelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin I/1 sayılı fıkrasına 1995 yılında 4108 sayılı kanunla eklenen parantez içi hükümle "İhracat, yurtdışında inşaa...

( KB)