slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 31.08.2008

Yazar : Dr. Veysi SEVİĞ

Son siyasi gelişmeler ve ekonomik riskler

               30.08.2008 | Veysi Seviğ | Yorum

Dünya ekonomisinde mali sektörün yaşamakta olduğu sorunlar gün geçtikçe artmaktadır. Bu bağlamda ülkemizde de ekonomik beklentiler üzerine yapılan tartışmaların giderek yoğunluk kazandığı gözlenmektedir.

Son aylarda özellikle İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) Merkez Bankası ve uluslararası yatırım kuruluşlarının verilerinden yararlanarak hazırlamış bulunduğu "Faiz Transferi" başlıklı rapor ilginç bulguları içermektedir.

Söz konusu çalışmaya göre 2005 yılında ülkemizde ilk kez yurtdışına yapılan faiz transferi 5 milyar doları aşmış, bu rakam 2006 yılında yüzde 26,5; 2007 yılında ise yüzde 18,3 oranında artmıştır. Buna göre ülkemiz tarafından yapılan dış borçlanmalar nedeniyle yurtdışına ödenen toplam faiz her yıl giderek, bir önceki yıl ödenen faiz miktarından daha büyük rakamlarla ifade edilir hale gelmiştir.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Odası Sayın Başkanı'nın konuya ilişkin olarak yapmış bulunduğu açıklamadan da anlaşılacağı üzere 2008 yılı mayıs ayı itibariyle "son bir yılda 8 milyar dolara ulaşan küresel kriz faturası, Türkiye'yi çok daha dikkatli olmaya zorlamaktadır".

Gerçekte özel sektörün yurtdışına borçlanarak Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinden dolayı bir anlamda fiktif gelir sağlama eğilimi, borçlanmayı gerçekleştiren şirketleri tersine oluşacak kur değişimlerinin yaratacağı riske karşı da korunmasız bırakmaktadır.

Bankalar ve diğer mali sektör kuruluşları yurtdışı finans kuruluşlarından kullandıkları sendikasyon kredilerine çevirmekte henüz herhangi bir güçlükle karşılaşmamaktadır. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanmaya başlanan sorunların yavaş yavaş Avrupa ülkelerini etkilemeye başlaması ülkemiz için de olumsuz bir gelişme olarak kabul edilmelidir.

Tam bu aşamada uluslararası siyasi yaşamda ortaya çıkan huzursuzluklar son olarak NATO'ya ait savaş gemilerinin birbiri ardına Karadeniz'e girişi Türkiye'yi hem ekonomik ilişkiler nedeniyle ve hem de siyasi konumu açısından sıkıntıya sokmaya başlamıştır. Bu durum ister istemez ülkemiz ekonomik yaşamını da etkileyecektir.

İç ekonomik yaşamımızda yüksek faiz uygulaması ile sürdürülmeye çalışılan cazip getiri platformu özellikle yabancı yatırımcılar açısından ilgi çekici ise de bu ortamın çok uzun süre devam etmesi beklenemez.

Türkiye'de daha önce belirttiğimiz gibi kâr transferleri her geçen yıl artmaktadır. Bu bağlamda da hem yapılan doğrudan yatırımların kârları hem de yabancı finans kuruluşlarının Türk şirket ve bankacılık kesimine verdiği kredilerden elde ettiği faiz (gelir) transferleri ülkemiz ekonomistleri tarafından yeterince irdelenememektedir.

Eldeki bulgular çerçevesinde 2008 yılı mayıs ayı itibariyle yurtdışına ödenen toplam faiz girişleri yaklaşık 7 milyar dolar olup, bu verilere göre yurtdışına ödenen net faiz 8 milyar dolar hesaplanmaktadır.

Yurtdışına ödenen faiz toplamı içerisinde kredi faizlerinin payı doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının elde ettikleri ve transfer konusu yaptıkları kâr payından fazladır.

Ülke ekonomisinde yaşanan ilginç bir gelişme son yıllarda Türk müteşebbislerinin giderek yurtdışından borçlanmayı tercih etmeleridir. Bu tercihin en önemli nedeni uygulanan para ve faiz politikalarıdır. Ancak bu gelişme aynı zamanda Türkiye ekonomisini gelecek açısından riske sokan bir olgu niteliğindedir.

2002 yılı sonunda özel şirketlerin yurtdışı toplam borçları 28.5 milyon dolarken bu borç 2007 yılı sonunda 87.3 milyon dolara ulaşmıştır. Artış oranı 5 yıl içerisinde 3.4 kat olmuştur.

Özel şirketlerin yurtdışı kredi kaynaklarına yönelmesi aynı zamanda cari işlemler açığını da artırmıştır.

Türkiye'de mali piyasalarda yeterince etkin denetim sağlanamadığı için özellikle günümüzde yurtdışına yapılan borçlanmaların gerçek nedenleri ve yine yurtdışından sağlanan kredilerin kullanım alanları sağlıklı bir biçimde saptanamamaktadır.

Faiz giderleri yanında Türkiye'de yabancıların doğrudan yatırımlardan elde ettikleri kazançların yurtdışına transferlerinde belli bir artış gözlenmektedir. Bu aşamada özellikle yabancı yatırımlardan elde edilen kazançların sermaye artırımında kullanılması yerine yurtdışına transfer edilmesinin nedenleri üzerinde yeteri kadar durulmamaktadır.

Türkiye'nin son yıllarda ihracat rakamlarının artmasına rağmen cari açığın azalması bir yana artma eğiliminde olması, mevcut riskin tehlikesini bize göstermektedir.

2008 yılı başından itibaren ülkemize yapılan yabancı yatırımlarda oransal yaşanan azalış dikkat çekicidir.

Son yaşanan siyasi gelişmeler karşısında Türkiye'nin ihraç olanaklarında bazı sorunların gündeme gelebileceği görülmektedir. Bu aşamada yaşanacak ihracat sorununun hemen aşılması pek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla gelecek günlerde bugün yaşanan bahar havasının değişmesi de söz konusu olabilecektir.

Olası gelişmeler ve muhtemelen risklerin şimdiden dikkate alınmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz.

 

         Kaynak : Referans Gazetesi