slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 04.08.2008

Yazar : Bumin DOĞRUSÖZ

Yatırım indiriminde anayasaya aykırılıklar

04.08.2008 | Bumin Doğrusöz | Yorum

Bilindiği gibi, yoğun eleştirilere rağmen, 8/4/2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5479 sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun yatırım indirimi istisnasını düzenleyen hükümleri 1.1.2006'dan geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştı. Ancak bu istisnayı kaldırmanın kazanılmış hakları ihlal edeceği, hukuki güvenlik ilkesine ve dolayısıyla anayasaya aykırı olacağı şeklindeki yoğun iddiaların da etkisi ile kanuna eklenen geçici 69. madde ile kazanılmış haklar kısmen de olsa korunmaya çalışılmış, ancak bu defa başka haklar ihlal edilmişti.

5479 sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 69. maddeyle Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin;

- 31/12/2005 tarihi itibariyle mevcut olup 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri yatırım indirimi istisnası tutarlarını,

- 24/4/2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, Gelir Vergisi Kanunu'nun 4842 sayılı kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki ek maddeleri çerçevesinde başlanılmış yatırımları için belge kapsamında 1/1/2006 tarihinden sonra yapacakları yatırımlar üzerinden hesaplanacak istisna tutarlarını,

- Gelir Vergisi Kanunu'nun eski 19'uncu maddesi kapsamında 1/1/2006 tarihinden önce başlanan yatırımlarla ilgili olarak, yatırımla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edip bu tarihten sonra yapılan yatırımlar üzerinden hesaplanacak istisna tutarlarını,

vergiye tabi kazançlarının tespitinde yine indirim konusu yapabilecekleri kabul edilmişti.

Ancak bu düzenleme ile 1.1.2006 öncesinde indirilememiş (devreden) yatırım indirimleri ile yine bu tarihten önce başlamış yatırımlarla ilgili yatırım harcamaları üzerinden hesaplanacak istisna tutarının, 1.1.2006 sonrasında da kazançtan indirilebilmesi, 2006 yılında Kurumlar Vergisi oranında meydana gelen düşmeden yararlanmama (Gelir Vergisi mükellefleri için ise 5479 sayılı kanunla Gelir Vergisi tarifesinde yapılan ve vergi yükünü hafifleten değişikliklerden yararlanmama) koşuluna bağlanmıştır. Bir başka anlatımla, Gelir Vergisi mükellefleri, 31/12/2005 tarihinde yürürlükte bulunan vergi tarifesini; Kurumlar Vergisi mükellefleri ise eski Kurumlar Vergisi Kanunu'nun %30'luk vergi oranını, indirimin uygulandığı yıl kazançlarına uygulamak suretiyle anılan yıllara vergilerini hesaplamışlardır.

Bu düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu zamanında yazmıştık. Zira getirilen koşulla, geçmişten kaynaklanan ve yasa ile tanınmış haklardan teşvik belgesi ile veya belgesiz yatırımcı statüsüne girerek yararlanmaya hak kazanan ve hukuki güvenlik ilkesi uyarınca yatırım hesaplarını yapanların, fizibilite etütlerini buna göre hazırlayan ve yine yatırım indirimi hükümlerine dayanarak ve güvenerek yatırım harcaması yapanların, bu statüden yararlanmaları, yüksek vergi ödeme koşuluna bağlanmakta, bütün mükellefler yeni yasadan ve %20 oranında vergi öderken, bu olanaklardan vazgeçmesi istenilmiştir. Bir başka deyişle, kazanılmış hak görüşünden hareketle getirilen geçici 69. maddeden yararlanma, yüksek oranla vergiye tabi olma koşuluna bağlanmaktadır. Burada yüksek vergi oranının, bir tür yaptırım olarak uygulanması veya kazanılmış haktan yararlanmanın bedelini oluşturması söz konusudur. Kısaca, kazanılmış hakları olduğu inancıyla yatırım indirimi istisnasından yararlanmaya devam edenler, cezalandırılmışlardır.

Beyannamelerini ihtirazi kayıtla vererek bu koşulun anayasaya aykırılığı savı ile dava açanlar herhalde olmuştur. Bildiğimiz kadarı ile bu konu Konya Vergi Mahkemesi'nce Anayasa Mahkemesi'ne taşınmıştır. Hükmün iptali halinde, dava açmış olanlar, fazla ödedikleri vergileri geri alabileceklerdir. Dava açmamış olanların ise karar tarihinden öncesi için fazla ödedikleri vergileri geri alma olanağı yoktur.

Geçici 69. maddedeki bir başka anayasaya aykırılık ise hükmün uygulanma tarihi itibariyle bu günlerde karşımıza çıkmaktadır. O da kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanılamayan ve indirim hakkı olarak devreden yatırım harcama tutarlarının indirim haklarının 2008 yılı kazançları ile sınırlandırılmış olmasıdır. Yani 2008 kazançlarından indirilemeyen tutarlar, izleyen dönemlerde indirim konusu yapılamayacaktır. Burada da hakların korunabilmesi yine dava koşuluna bağlı gözükmektedir. Bu konuyu da gelecek yazımızda değerlendireceğiz.

 

 

Kaynak:Referans GazetesiBilindiği gibi, yoğun eleştirilere rağmen, 8/4/2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5479 sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun yatırım indirimi i...

( KB)