slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 30.07.2008

Yazar : Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

Kapıdan satış yöntemiyle satılan mallar için tek irsaliye kesilir

30.07.2008 | Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz | Yorum

 

Kapıdan satış yöntemiyle alıcılara işyerlerinde teslim edilmek üzere gönderilen mallar için tek bir irsaliye düzenlenebilir. Bu tür teslimatlarda her satış için ayrı ayrı sevk irsaliyesi kesilmez, ancak faturaya malın işyerinde teslim edildiği ayrıca yazılır.

 

SORU: Biz zaman zaman piyasada müşterilerimizle birebir temas ederek mal teslimi yaptığımız gibi, yine zaman zaman büyük pazarlara uğrayarak bu pazarlarda satış yapıyoruz. Bu gibi durumlarda araçlarımızın üzerine yüklediğimiz mallar için irsaliye ve fatura nasıl ve ne zaman düzenlenecektir"

 

YANIT: Alıcıların kimler olacağı ve önceden ne miktarda mal alacaklarının belli olmaması ve alıcılarla işyerlerinde teslim edilmek üzere, satıcı tarafından kendi nakil araçları ile mal gönderilmesi durumunda; nakil aracına yüklenen tüm mallar için tek bir irsaliye düzenlenmesi ve düzenlenen sevk irsaliyesinin müşteri adı ve adresi bölümüne "Muhtelif Müşteriler" ibaresinin ve nakil aracının plaka numarası ile sürücünün veya araçta bulunan satışa yetkili kimseni adının ve soyadının yazılması mümkündür. Bu sevk irsaliyesi ile alıcılara gönderilen ve alıcının talep ettiği miktarda teslim edilen mallarla ilgili olarak düzenlenecek olan faturalara sevk irsaliyesinin numarası yazılacaktır. Ayrıca, her satış için sevk irsaliyesi düzenlenmeyecek, ancak faturaya işyerinde teslim edildiği ayrıca yazılacaktır.

Bu şekilde düzenlenecek olan sevk irsaliyesi ile sevk edilen mallar için fatura malın teslimi anında düzenlenmek zorundadır. Bu bağlamda söz konusu teslimler için Vergi Usul Yasası'nın 231/5. maddesinde yer alan yedi günlük süre geçerli değildir.

Diğer yandan 173 sıra numaralı Vergi Usul Yasası Genel Tebliğ ile yapılan yönlendirme uyarınca bir işyeri ve deposu bulunmadan pazar takibi veya köy köy kendi namına taşıtıyla emtia satan kimselerin yukarıda belirtildiği şekilde sevk irsaliyesi düzenlemeleri ve taşıtta bulundurmaları, malın teslimi anında ise fatura veya perakende satış fişi düzenlemeleri öngörülmüştür. Bilahare 345 seri numaralı genel tebliğ ile bu tür taşıma ve satış işlerinde işi yapanların bağlı oldukları vergi dairesine başvurarak alacakları ve faaliyet durumlarını gösteren bir yazıyı taşıtlarında bulundurmaları koşuluyla sevk irsaliyesi düzenlemeleri zorunluluğu kaldırılmış bulunmaktadır.

Sözü edilen genel tebliğde sadece bir işyeri ve deposu bulunmadan pazar takibi suretiyle veya köy köy kendi namına taşıtıyla emtia satan kimselere ilişkin bir düzenleme yapılmış olmakla birlikte, Gelir İdaresi söz konusu kişilerin kendi namına taşıtlarının olmaması durumunda kiralık araçlarla bu faaliyetlerini gerçekleştirmeleri halinde de sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğunun bulunmadığını bildirmiştir.

Ancak tüm bu açıklamalar uyarınca, faturanın malın teslimi anında düzenlenmesi koşuluyla önceden tek bir sevk irsaliyesi düzenlenebilmesi imkanı tanınan mükelleflerin, faturayı anında düzenlemeyip daha sonra yedi günlük süre içinde düzenlemek istemeleri halinde, belirtilen kolaylıktan yararlanmaları imkanları bulunmamaktadır. Bu gibi hallerde genel esaslar çerçevesinde malın sevki anında her alıcı için ayrı bir sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.(V. Seviğ)

 

 

Turizmde aracılık işlemlerinde KDV

 

SORU: Turizmi geliştirmek ve bu konuda turistik satış yapanlara hizmet verebilmek için yapılan aracılık işlemleri karşılığında alınan komisyonların katma değer vergisi uygulaması açısından stopaj kapsamına alınması özellikle bu işlerle uğraşanlar açısından sorun yaratmaktadır. Bu konuda yapılan değişiklik turların turizm acentaları açısından planlanması dolayısıyla bu konuda acentalık faaliyeti sunanlar yönünden söz konusu işlemlerin ayrı kayıtlarda izlenmesi zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir. Bu konuda uygulama nasıl olacaktır.

 

YANIT: Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 110 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin B/1 bölümünde de açıklandığı üzere "Turizm acente, rehber ve benzerlerince turist kafileleri alışveriş etmeleri için belirli dükkanlara/mağazalara götürülmekte ve bu hizmet karşılığında söz konusu satıcı işletmelerden komisyon geliri elde etmektedirler. Satıcı işletmeler, turistlerin siparişlerini topluca serbest bölgeye veya diğer bir ülkeye ihraç etmekte ve buralardan yapılan dağıtımla siparişler turistlere ulaştırılmaktadır.

Turizm acente, rehber ve benzerlerinin turist kafilelerini alış veriş etmeleri için belirli dükkanlara/mağazalara götürmeleri karşılığında bu işler nedeniyle müşteri götürdükleri işletmelerden aldıkları komisyonlar genel oranda katma değer vergisine tabiidir. Bu şekilde ödenen komisyonlar, ihracat işlemlerinin bünyesine giren "genel gider" mahiyetindeki bir harcama olduğundan, komisyonlar nedeniyle yüklenilen katma değer vergisi tutarları tebliğ ile açıklanan ilkeler çerçevesinde indirim yoluyla telafi edilmekte veyahut da ihracatçılara iade edilmektedir.

Diğer yandan turizm acentesi, rehber ve benzerlerinde verilen bu tür hizmetler için düzenlenen faturalar üzerinden hesaplanan katma değer vergisi 12.Temmuz.2008 tarihinden itibaren 2/3 oranında tevkifata tabi tutulmaktadır.

Buna göre turizm acentesi, rehber ve benzerleri tarafından turist kafilelerini alışveriş etmek üzere belirli dükkanlara/mağazalara götürme karşılığında bu işletmelerden alınan bedeller üzerinden hesaplanan katma değer vergisi 2/3 oranında tevkifat uygulanarak işletmeler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.

Bu tevkifat uygulamasından doğan katma değer vergisi alacaklarına ilişkin nakden veya mahsuben iade istemleri, miktarına bakılmaksızın, münhasıran banka teminat mektubu veya vergi inceleme raporu ile yerine getirilecek, iadenin teminat karşılığında yapılması halinde teminatlar olumlu vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal ettiği tarih itibariyle çözülecektir. (V. Seviğ)

 

 

Tasfiyeye giriş bilançosu

 

SORU: Tasfiye memurları, tasfiye ile görevlendirildikleri şirketleri teslim alırken, Kurumlar Vergisi Kanununda herhangi bir hüküm olmamasına rağmen başlangıç bilançosu çıkarmak zorunda mıdırlar"

 

YANIT: Türk Ticaret Yasası'nın 444.maddesi hükmü gereği olarak "Tasfiye memurları vazifelerine başlar başlamaz şirketin, tasfiyenin başlangıcındaki hal ve durumunu inceleyerek, buna göre envanter defterleriyle bilançosunu düzenlemek ve bu bilançoyu genel kurula sunmak zorundadırlar. Bu bilanço aynı zamanda tasfiyeye giren kurumun; dönem başından tasfiyeye girdiği tarihe kadar olan dönemin mali sonuçlarını içermektedir. Bu nedenle tasfiye memurları "tasfiyeye giriş" bilançosunu öncelikle doğru bir envanter yaparak düzenlemek zorundadırlar. Bu bağlamda söz konusu bilançoların Vergi Usul Yasası'nın 192.maddesine uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Tasfiye dönemi işlemlerinden tasfiye memurları sorumlu olduğundan yıl veya özel hesap dönemi başından, tasfiyeye giriş tarihine kadar olan ticari faaliyetle ilgili beyannameyi düzenlemek ve ilgili vergi dairesine verme görevi de tasfiye memurlarına ait olmaktadır. (V. Seviğ)

 

 

 

YARGI KARARLARINDA

 

6183 SAYILI KANUNDA İHTİYATİ HACİZ

Danıştay 3. Dairesi E.2001/3880 K.2004/323 T.13.2.2004

X limited şirketinin vergi borçları nedeniyle şirket ortağı olan davacının banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konmuşsa da; şirketin 1998 ve 1999 yılı işlemlerinin incelenmesi neticesinde hesaplanan vergi borçları için şirket hakkında ihtiyati haciz kararı alındığı, ilgili yazıyla şirketin teminat göstermesinin istendiği, ayrıca davacı ve şirket adına kayıtlı taşınmaz mal ve mevduat hesapları üzerine haciz konulması için tapu sicil müdürlüklerine ve bankalara bildirimde bulunulduğunun anlaşıldığı olayda, limited şirket ortakları hakkında ihtiyati haciz tatbikinin ancak kamu alacağının şirket tarafından ödenmemesi ve tahsil imkanının da bulunmaması durumunda, şirket ortağı adına alınmış ihtiyati haciz kararı bulunması koşuluyla yapılabilecek olması ve kamu alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği kesinlik kazanmadan, davacı adına mahalli en büyük memurunun onayı ile alınmış bir ihtiyati haciz kararı da bulunmadan şirket adına alınmış ihtiyati haciz kararına dayanılarak şirket ile birlikte davacı için de tapu sicil müdürlükleri ve bankalara bildirimde bulunularak davacı adına haciz tatbik edilemeyecek olması sebepleriyle, ortağa uygulanan haciz işleminde isabet yoktur.

 

Danıştay 4. Dairesi E.2003/306 K.2003/2508 T.22.10.2003

Mali Müşavir olan davacı adına, tasdik işlemlerini yaptığı X Anonim Şirketi ile Y Limited Şirketinin vergi borçlarından dolayı müşterek ve müteselsil sorumlu olmasından bahisle ihtiyati haciz uygulanmışsa da; 6183 sayılı Yasanın 13. maddesinde, ihtiyati haczin maddede belirtilen hallerde alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla tatbik olunacağının hükme bağlanmış olması, olayda ise davacı hakkında mahalli en büyük mülki amir tarafından onaylanan bir ihtiyati haciz kararı bulunmaması ve davalı idarenin defterdarlığa yazdığı 14.2.2002 tarihli yazıdan sonra 15.2.2002 tarihinde ihtiyati haciz kararı alınarak davacıya tebliğ edildiği ve ara kararla istenen bilgilere göre davacı hakkında 5.3.2002 tarihinde valilik oluruyla ihtiyati haciz kararı alınmışsa da bunun dava konusu kararla ilgisi bulunmaması sebepleriyle, usulüne uygun bir ihtiyati haciz kararı bulunmadan yapılan dava konusu işlemde yasal isabet yoktur.

 

Danıştay 7. Dairesi E.2000/6450 K.2002/574 T.13.2.2002

X Limited Şirketinin vergi borçlarından dolayı şirketin ortağı ve müdürü olan davacının Y Bankasındaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması yönünde işlem tesis edilmişse de; 6183 sayılı Yasanın 13. ve 35. maddeleri ile Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddeleri hükümleri karşısında, X Limited Şirketi hakkında alınan ihtiyati haciz kararına dayanılarak, davacı adına herhangi bir karar alınmadan, davacının yukarıda anılan sıfatlarından dolayı bankadaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczedilmesinde yasal isabet yoktur.

 

 

ÖZELGELERDE

 

BELGE DÜZENİ

1. Gelirler Genel Müdürlüğü'nün 10.10.1997 tarih ve 43393 sayılı özelgesi;

"Otel müşterilerinin günlük ekstra harcamalarının belgelendirilmesi için hazırlanan ve otel kayıtlarında müşterilere teslim edilen kartlar, belli bir parasal değer yüklenmiş olarak satılıyor olmaları sebebiyle fatura veya perakende satış vesikası ile belgelendirilmesi gerekir. Bununla beraber, kartın tamamının harcanmaması halinde kalan miktarın oteli terk ederken müşterinin başka hizmetler karşılığında alacağı faturadan mahsup edilmesi mümkündür."

 

2. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 9.8.2005 tarih ve 29926 sayılı özelgesi;

"Belli dönemler arasında konser organizasyonu yapan firmanın, tek tek kişilere yapılan bilet satışlarında bu kişilere VUK'un 233. maddesi gereğince giriş bileti düzenlemesi gerekir. Konser biletlerinin turizm acentalarına toplu olarak satılması halinde ise, bu satışlara ilişkin fatura düzenlenmesi ve bu faturanın konsere girişte gerektiğinde ibrazı için bulundurulması gerekir."

 

3. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 30.1.2007 tarih ve 323100 sayılı özelgesi;

"Nihai tüketicilerin tüketim amacıyla, mükellef olanların ise ticari, zirai ve mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak satın aldıkları akaryakıt karşılığında akaryakıt pompalarının bağlı olduğu ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle otomatik olarak düzenlenen fişlerin, üzerinde yazılı tutarı ne olursa olsun fatura yerine geçen belge olarak kabul edilmesi sebebiyle faturaya dönüştürülmesi söz konusu değildir. Ayrıca, fişlerin okunaksız ve silik olmaması için yazarkasalarda kullanılması gereken termal kâğıt rulolarının özellikleri, 52 seri no'lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliği'nin 5. bölümünde açıklanmış olup, gerekli özellikleri taşımayan termal kâğıt ruloların kullanılması halinde her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere VUK'a bağlı ‘Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel'de yer alan birinci derece usulsüzlük cezasının beş katı ceza uygulanır.

 

4. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 28.2.2008 tarih ve 463 sayılı özelgesi;

"fatura yerine geçen belgeler VUK'un 229 ilâ 232. maddelerinde hükme bağlanmış, ayrıca ilgili tebliğlerde de fatura yerine geçen belgeler tadadi olarak sayımıştır. Bu sebeplerle, vergi dairesi tarafından ilgili firma tarafından fatura verilmediğinin tespitine yönelik olarak düzenlenen tutanağın ilgili maddelerde ve tebliğlerde belirlenen belgeler arasında yer almadığından fatura olarak kabulü mümkün değildir. Aynı şekilde, bankalar tarafından yapılan hizmet ve satış işlemlerine ilişkin düzenlenen dekontlar, yalnızca banka lehine yapılan ödemenin faturası niteliğindedir. İlgili şirketin borçlarına karşılık, anılan şirketin hakediş tutarlarının İcra Müdürlüğü hesabına bankaya yatırılması işlemi karşılığında alınan dekontun, hakediş için düzenlenmesi gereken fatura olarak kabul edilmesi mümkün değildir."

 

5. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 3.6.2008 tarih ve 3773 sayılı özelgesi;

"sadece iş yeri hekimliği yapan ve her ay sonunda hak ettiği ücret karşlığınca ilgili şirkete serbest meslek makbuz düzenleyen, hariçten hasta kabulü olmadığı için ayrıca serbest meslek makbuzu düzenlemeyen diş hekiminin, 379 ve 382 seri no'lu VUK Genel tebliğ hükümleri gereğince muayehanesinde kredi kartı okuyucusu bulundurma ve kullanma zorunluluğu yoktur."

 

6. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 11.3.2008 tarih ve 6613 sayılı özelgesi;

"Serbest Bölgedeki şubeden gümrük hattı dışındaki mağazaya sevk edilen malların sevkiyatında düzenlenen belgelerin, sevkiyat sırasında taşıtta bulundurulması, sevk irsaliyesinde yer alması zorunlu bilgileri içermesi, Gümrük İdaresince tescil edilmiş belgeler olması ve sevk edilen malların Gümrük İdaresince düzenlenen belgelerdeki mallarla sınırlı olması koşuluyla sevk irsaliyesi olarak kabul edileceğinden, ayrıca sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmemektedir."

 

7. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 3.3.2008 tarih ve 5631 sayılı özelgesi;

"belli bir dönemde yararlanılan hizmete ilişkin bedelin belli bir tutarın altında kalmış olması, hizmet satışı nedeniyle vergilendirmeye ilişkin olayın gerçekleşmesini engellemez. Bu sebeple, bir aya ilişkin hizmet bedelinin belli bir bedelin altında olduğundan bahisle faturalandırılmayarak gelecek ay hizmet bedeline eklenmesi durumu söz konusu değildir. Bedel ne olursa olsun, hizmetin ara dönemler itibariyle tamamlanmasından itibaren 7 gün içinde faturanın düzenlenmesi zorunludur."

 

8. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 13.3.2008 tarih ve 6952 sayılı özelgesi;

"VUK'un 231. maddesinin 4. bendi hükmü gereğince faturada iş sahibinin ya da namına imzaya yetkili olanların imzasının bulunması zorunludur. Kanunda faturadaki imzaya ilişkin başkaca özel bir düzenleme olmadığından, iş yoğunluğu ve gün içerisinde düzenlenen fatura sayısının çok olması dikkate alınarak imzaya yetkili olanların imzalarının notere onaylattırılmak suretiyle fatura üzerine anlaşmalı matbaada bastırılarak kullanılabilmesi mümkündür."

 

Kaynak:Referans Gazetesi