slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 23.07.2008

Yazar : Dr.Veysi SEVİĞ-Bumin DOĞRUSÖZ

Sigorta aracıları emlak işlemlerinde KDV ödemek zorunda

23.07.2008 | Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz | Yorum

 

Sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı hizmetler katma değer vergisinden muaf tutuluyor. Ancak hem sigorta aracılığı hem de emlak komisyonculuğu yapan kurumlar, emlak işlemleri için katma değer vergisine tabi oldukları için mükellefiyetleri devam ediyor.

 

SORU: Ben hem emlak komisyonculuğu, hem de sigorta aracılığı işi yapmaktayım. Şimdi artık sigorta aracıları BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) ödemeyecek. Ancak benim ayrıca emlak vergisi komisyonculuğu işim olduğu için bu durumda benim vergi karşısındaki durumum ne olacak" Benim sigorta aracılığı işim dolayısıyla alacağım komisyonlarda vergi açısından bir sorun çıkar mı"

 

YANIT: Katma Değer Vergisi Yasası'nın 17/d maddesinde yapılan değişiklikle sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin hizmetler katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

Buna göre sigorta şirketleri adına sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi bulunan veya bulunmayan sigorta acenteleri ile sigorta brokerlerinin sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri karşılığı aldığı komisyon bedelleri üzerinden katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.

Dolayısıyla, faaliyetleri tamamen bu istisna kapsamındaki işlemlerden oluşan, hiçbir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan sigorta aracıları bu istisna kapsamındaki işlemleri nedeniyle katma değer vergisi beyannamesi vermeyeceklerdir.

Ayrıca bu istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili olarak yüklenilen katma değer vergisi, Katma Değer Vergisi Yasası'nın 30/a maddesine göre indirim konusu yapılmayacak, işin niteliğine göre gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır. İstisna kapsamına giren işlemlerle istisna kapsamına girmeyen işlemlerin birlikte yapılıyor olması halinde, istisna kapsamına giren işlemler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin aynı şekilde gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekecektir.

Diğer yandan faaliyetleri katma değer vergisi yasasının 17/4-e maddesi uyarınca katma değer vergisinden müstesna olan sigorta aracıları (sigorta acentesi ve brokerleri) tarafından işletmelerine ait taşınır veya taşınmazların teslimi ve sigorta muamelelerine ilişkin olanlar dışındaki hizmetler katma değer vergisine tabi olacaktır. Bu bağlamda da sizin yapmakta olduğunuz emlak komisyonculuğu işinizle ilgili işlemler de katma değer vergisine tabi olduğu için bu konuya ilişkin mükellefiyetiniz devam edecektir.

Dolayısıyla sözü edilen sigorta aracılığının kapsamına girmeyen işlemlerinizden dolayı katma değer vergisi mükellefiyetinizde herhangi bir değişiklik olmayacaktır.

Diğer yandan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefiyet kaydınızın Temmuz 2008 dönemine ilişkin beyannamenizin verilmesinden sonra Ağustos 2008 dönemi sonuna kadar ilgili vergi dairesi müdürlüğünce terkin edilmesi gerekmektedir. (V. Seviğ)

 

HİSSE SENEDİ SATIŞLARINDA ZARAR

SORU: Kamu emeklisiyim. Emekli ikramiyem ile 2007 yılında bir aracı kurum üzerinden bazı hisse senetlerinin alım satımını yaptım. Bu alım-satımların bazısından kar, bazısından ise zarar ettim.

Bana anlatılanlar doğrultusunda 28.Mart günü "ihtiyari beyan" da bulunmak istedim. Ancak vergi dairesi benden bu beyannameyi almadı. Yapmış olduğum yazışmalardan da sonuç alamadım. Bu konuda bizi bilgilendirmenizi istiyoruz.

 

YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67.maddesinin 11 numaralı fıkrası hükmü gereği olarak "Dar mükellefler de dahil olmak üzere, söz konusu yasa maddesi kapsamında tevkifata tabi tutulan ve yıllık veya münferit beyanname ile beyan edilmeyeceği belirtilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançları için takvim yılı itibariyle yıllık beyanname verilebilir. Beyan edilen gelirden, aynı türden menkul kıymetler için yıl içinde oluşan zararların tamamı mahsup edilebilir. Beyan edilen gelir üzerinden %10 oranında vergi hesaplanır. Hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif edilen vergiler mahsup edilir, mahsup edilemeyen tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilir. Şu kadar ki mahsup edilemeyen zararlar izleyen takvim yıllarına devredilemez."

263 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde de belirtildiği üzere "söz konusu beyan, sadece geçici 67.madde kapsamındaki menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasına ilişkin olup, faiz ve itfa gelirlerinin beyanı söz konusu değildir. Alım satım işlemlerine ilişkin olarak beyan edilecek kazançlardan, aynı türden menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına ait olması şartıyla yıl içinde oluşan zararların tamamı mahsup edilebilecektir.

Yapılan düzenlemeler çerçevesinde geçici 67.madde kapsamında tevkifata tabi tutulan ve yıllık veya münferit beyanname ile beyan edilmeyeceği belirtilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançlar için tam veya dar mükellef gerçek kişiler tarafından takvim yılı itibariyle ihtiyari olarak yıllık beyanname verilebilecektir. Tevkifat kapsamındaki söz konusu gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin bu beyanname 25.3.2008 tarihine kadar verilmiş olması halinde gerekli mahsup ve iade işlemi yapılmıştır.

Söz konusu beyan; takvim yılı içerisinde mahsup edilemeyen zararların ihtiyari beyan yoluyla mahsup edilebilmesi ve böylece geçici 67. madde kapsamında tevkif edilen vergilerin mahsup ve iadesine yönelik olup, esas itibariyle Gelir Vergisi Yasası'nın 92.maddesinde belirtilen yıllık gelir vergisi beyannamesinin beyan süresine ilişkin hükümlerine tabidir.

Bu açıklamalar çerçevesinde geçici 67. madde kapsamında tevkif edilen vergilerin mahsup ve iadesine imkan sağlayan özel nitelikteki ihtiyari beyanın yasal süresinde yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla yasal sürenin geçmesinden sonra verilen beyannameler idarece kabul edilmemektedir. (V. Seviğ)

 

SANATÇILARIN VERGİSİ

SORU: Konser veren sahne sanatçılarının elde ettikleri kazançlar hangi tür gelir unsurudur" Bunların vergilendirilmesinde bir ayrıcalık var mıdır"

YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 66.maddesinin 2.fıkrasının (4) numaralı bendi hükmü gereği olarak "Dava vekilleri, müşavirler, kurumlar ve tüccarlara serbest meslek erbabının ticari ve mesleki işlerini takip edenler ile konser veren müzik sanatçıları" serbest meslek erbabı olarak kabul edilmekte ve serbest meslek erbabının yüklenmiş olduğu vergisel sorumlulukları süresi içerisinde yerine mükellef tutulmaktadırlar.

Serbest meslek kazancı, Gelir Vergisi Yasası'nın 67.maddesi gereği olarak "bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyet karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ile diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden, bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır. Bu kazanç, tahsil edilen hasılattan yapılan giderlerin düşülmesi esasına dayanır.    (V. Seviğ)

 

 

YARGI KARARLARINDA

 

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

 

Danıştay 7. Dairesi E.2001/1883 K.2002/1625 T.18.4.2002

X Anonim Şirketinin muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı dava açılmayıp, borcun da ödenmemesi üzerine şirket adına düzenlenen haciz varakalarına dayanılarak davacının aracına haciz işlemi uygulanmışsa da; 6183 sayılı Yasaya göre kamu alacağının bir kimse ya da kuruluştan haciz yoluyla tahsili için, ödeme emri tanzim ve tebliği, sonra haciz varakası düzenlenmesi gerekmekte olup, bu aşamalar geçildikten sonra kamu alacağı hala tahsil edilememiş ise haciz işlemi tatbik edilebileceğinden; şirketin muhtelif dönemlere ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı dava açılmayıp borcun da ödenmemesi üzerine, şirket adına düzenlenen haciz varakalarına dayanılarak davacının aracı üzerine haciz işleminin uygulandığı olayda, haciz işleminden önce davacı adına bu borç nedeniyle ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmemiş olması ve haciz varakasının da tanzim edilmemiş olması sebepleriyle, usulüne uygun olarak tesis edilmeyen haciz işleminin iptali gerekir.

Danıştay 7.Dairesi E.2000/1158 K.2000/2697 T.11.10.2000

X A.Ş'nin 1996/9-11 ve 1997 yılı çeşitli dönemlerinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca davacı adına ödeme emri düzenlenmişse de; davacının 20.8.1996 tarihinde şirketin hisselerini devrederek yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı, bu tarih itibariyle durumun ortaklık pay defterine işlendiği, istifa tarihinden 1 yıl sonra toplanan şirket Genel Kurulunda seçilen yeni yönetim kurulu üyelerinin ise sicile tescil ve ilan edildiği, idarece istifa tarihinin değil, tescil ve ilanın yapıldığı tarih esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği olayda, yönetim kurulu üyeliğinden istifa ile ayrılan davacının, şirketin bu tarihten sonraki vergilendirme dönemi ile ilgili vergi ödevlerini yerine getirmediğinden söz edilemeyeceğinden, şirketten tahsil imkanı kalmayan söz konusu dönemlere ait vergi ve buna bağlı alacaklardan VUK'un anılan maddesi uyarınca sorumlu tutulamaz.          

 

 

ÖZELGELERDE

 

E-BEYANNAME

1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 18.5.2007 tarih ve 1435 sayılı özelgesi;

"Kurumlar vergisi beyannamesinin internet ortamında süresinden sonra gönderilmesi halinde, ilk olarak VUK'un mükerrer 355. maddesi düzenlemesi uyarınca yine VUK'un mükerrer 257. maddesinde düzenlenen beyannamelerin internet ortamında gönderilmesi zorunluluğuna riayet edilmediği için özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu ceza beyannamenin kanuni süresinin dolmasını takiben 15 gün içinde gönderilirse ceza ¼ oranında, bu 15 günü takip eden 15 gün içinde gönderilmesi halinde ise ½ oranında uygulanır. Ayrıca, beyannamenin beyan süresi geçtikten sonra gönderilmiş olması (beyan edilmesi) re'sen tarh sebebi olması sebebiyle ilgili mükellef hakkında VUK'un 352-I/1 maddesine istinaden 2 kat usulsüzlük cezasının da kesilmesi gerekir."

 

2. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 13.3.2008 tarih ve 6960 sayılı özelgesi;

"İnternet ortamında e-beyanname olarak beyan edilen ancak daha sonrasında sehven beyan dışı kalan tutarın tespit edilmesi halinde beyan süresi geçtikten sonra internet ortamında verilen düzeltme beyannameleri ile eksik tutarlarında beyan edilmesi, bununla beraber tahakkuk eden vergilerin süresi içinde ödenmesi durumda, vergi süresi içinde ödenmiş ise de verginin tahakkuk işlemi geciktiği için VUK'un 341. ve 344. maddeleri gereğince vergi ziyaı cezası kesilmesi yerindedir. Süresinden sonra verilen beyannamenin internet ortamında gönderirken pişmanlık beyannamesi olduğunun belirtilmesi halinde ise VUK'un 371. maddesi gereğince vergi ziyaı cezası kesilmesi söz konusu olmayacaktır. Mükelleflerin beyannamelerinde pişmanlık talepli beyan olduğunun belirtilmemesi halinde sistem doğrudan süresinden sonra verilen beyannameye göre işlem yapacaktır. Böyle bir durumda sistem tarafından düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya vergi/ceza ihbarnameleri aynı şekilde elektronik ortamda mükellefe veya ilgiliye iletilir. VUK'nun mükerrer 257. maddesinin 5. fıkrası gereğince bu ileti vergi/ceza ihbarnamesinin muhataba tebliği yerine geçer. Bu ileti ile gönderilen/tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesinin 30 gün içinde herhangi bir idari veya yargı nezdinde başvuruya konu edilmeksizin kesinleşmesi halinde ödeme emri ile talep edilmesi yerindedir.

 

3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 15.6.2007 tarih ve 4726 sayılı özelgesi;

"Elektronik ortamda gönderilmesi gereken beyannamelerin posta kanalı ile gönderilmesi, tahakkuk işleminin yapılmasına engel değildir. Ancak, VUK ‘un 257. maddesindeki zorunluluğa riayet edilmediği için mükellef hakkında VUK'un mükerrer 355. maddesi gereğince özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekir."

 

4. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 4.4.2006 tarih ve 23945 sayılı özelgesi;

340 seri no'lu VUK Genel Tebliği'nin VI-8 bölümünde, "Elektronik beyanname programları, e-beyanname ile birlikte verilmesi gereken bilgi, belge ve listelerin de elektronik ortamda düzenlenerek gönderilmesine imkan verecek şekilde hazırlanmıştır. Bununla birlikte bazı belge ve raporların, bu aşamada elektronik ortamda alınması mümkün bulunmadığından, e-beyanname gönderme programında yer alamayan belge ve raporlar dilekçe ekinde beyanname verme süresi içinde ilgili vergi dairesine verilecektir." açıklamasına yer verilmiştir. Bu açıklama gereğince, katma değer vergisi iade talebine ilişkin olarak 84 seri no'lu Tebliğ açıklamalarına göre hazırlanan belgelerin elektronik ortamda eksiksiz olarak verilmesi halinde ayrıca kâğıt ortamında teslimi gerekmez."

 

5. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.6.2007 tarih ve 32341 sayılı özelgesi;

"Elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamesini süresinden sonra elektronik ortamda pişmanlık talepli olarak beyan edilmek istenirken sehven süresinden sonra verilen beyanname kodlamasını yaparak beyannamenin gönderilmesi halinde, sistem otomatik olarak süresinden sonra verilen beyannameye göre işlem yapar ve VUK'un 344. maddesine istinaden yüzde elli oranında vergi ziyaı cezası hesaplar. Süresinden sonra beyanname verilmesi aynı zamanda VUK'un 352-I/1 düzenlemesi gereğince iki kat usulsüzlük cezasının kesilmesini de gerektirir. Burada her iki ceza mukayese edilerek miktar itibariyle ağır olanı aranılmaktadır. Diğer yandan, mükellefin pişmanlık talepli yerine süresinden sonra verilen beyanname sistemine göre beyannamesini göndermiş olmasının VUK'da sayılan vergi hatalarından herhangi birine dahil edilmesi de mümkün değildir.

 

Kuş bakışı bakmak güzeldir ama kuş gibi bakmamak şartıyla.

Sadi

 

Kaynak:Referans GazetesiSigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı hizmetler katma değer vergisinden muaf tutuluyor. Ancak hem sigorta aracılığı hem de emlak komisyonc...

( KB)