slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 04.07.2008

Yazar : Dr.Veysi SEVİĞ

İşyeri-işmerkezi ve vergi mükellefiyeti

04.07.2008 | Veysi Seviğ | Haber

Türk Ticaret Yasası'nın 42'nci maddesi gereği olarak "Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde ticari işletmesi ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmeye mecburdur."

Yasal düzenleme gereği olarak merkezi Türkiye'de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Bu bağlamda yasada aksine hüküm olmadıkça, merkezin bağlı olduğu sicile geçirilmiş olan kayıt şubenin bağlı bulunduğu sicile de tescil olunur.

İş merkezi kavramı ne uluslararası vergi hukuku ne de ülke içi vergi yasaları ve ticaret yasaları ile tanımlanmış değildir. Ülke içi içtihatlarda da iş merkeznin açık bir tanımına rastlanmamaktadır.

Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye'deki şubeleri, kendi ülke yasalarının ticaret unvanı hakkındaki hükümleri saklı kalmak koşuluyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunmaktadır. Bu gibi şubeler için ikametgâhı Türkiye'de bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atanması zorunludur. Birden fazla şubenin faaliyette bulunması halinde, ilk şubenin tescilinden sonra açılacak şubeler yerli ticari işletmelerin şubeleri gibi tescil olunmaktadır.

Şube-merkez ayırımında üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birisi de işletmenin yönetimine ilişkin kararların oluştuğu yerdir. Örneğin genel kurulun ve yönetim kurulunun toplantı yerleri, kurumun fiili yöneticilerinin ikametgâhlarının bulunduğu yer, kurumun idari servislerinin yoğun olduğu yer, kurumun üçüncü şahıslarla ilişkilerinin yürütüldüğü yer bu bağlamda şirket merkezinin belirlenmesi açısından önem arz etmektedir.

Vergi Usul Yasası'nın 156'ncı maddesinde işyerinin tanımı yapılmış olup, buna karşılık iş merkezinin açık bir tanımı yapılmamıştır. Yasal tanımlamadan anlaşılacağı üzere "Ticari, sınai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler ve taşocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir."

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının 5'inci maddesinde de işlerinin tanımı yapılmıştır. Buna göre

Türkiye'nin taraf olduğu anlaşmaların 5'inci maddesinin birinci fıkrasında işyerinin bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü, işe ilişkin sabit bir yer anlamına geldiği belirtilmişti. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere; işyeri teşebbüsün işine ilişkin, işinin yürütüldüğü, sabit bir yer olmalıdır.

Dolayısıyla işyerinin bulunup bulunmadığının tespitinde genel olarak aşağıdaki ölçütler dikkate alınmaktadır.

* Teşebbüsün işi ile ilgili ve teşebbüsün işinin yürütüldüğü yönetim yeri, şube, büro, fabrika, atölye, maden ocağı, petrol veya doğalgaz kuyusu, taşocağı veya doğal kaynakların çıkarıldığı diğer yerler, sabit olmak kaydıyla işyeridir.

* Altı ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi ve bunlarla bağlantılı gözetim faaliyetleri de işyeri kapsamındadır.

* Teşebbüs olanaklarının teşebbüse ait malların sadece depolanması, teşhiri veya teslimi amacıyla kullanılması veya teşebbüs mallarının sadece depolama, teşhir ya da teslimi için ya da bir başka teşebbüse işlettirilmesi amacıyla elde tutulması için kullanılan yerler işyeri kapsamında değerlendirilmemektedir. Ayrıca yalnızca teşebbüse emtia satın alma veya bilgi toplama amacıyla ya da yalnızca hazırlayıcı veya yardımcı karakter taşıyan faaliyetlerin yapılması amacıyla elde tutulan yer de işyeri olarak kabul edilmemektedir.

İşyerinin tanımlanması ve belirlenmesi, bir anlamda iş merkezinin belirlenmesinden daha kolaydır. Bu bağlamda da iş merkezinin belirlenmesi uluslararası vergi hukuku yönünden de duraksama yaratmaktadır.

Vergilendirme iş merkezi kavramına önem verilmesi, özellikle kurumların kanuni iş merkezinin ölçü olarak alınması, kurumların kanuni merkezlerindeki düzenleme ile tam yükümlülük (mükellefiyet) esasındaki vergilendirmelerini diledikleri ülkeye kaydırmalarını önleme amacına yöneliktir.

Vergi uygulamaları açısından dar mükellefiyet, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye dışında bulunan ve fakat kazançlarının bir kısmını Türkiye'de elde eden kurumların yalnız Türkiye'de elde edilen kazançlarının vergilendirilmesini öngören sınırlı bir mükellefiyet şeklidir.

Bu bağlamda da kanuni merkez; vergiye tabi kurumların kuruluş yasalarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilmiş olan merkezdir.

Tüm ayırıcı unsurlarına rağmen iş merkezi kavramının halihazırda yasal açıdan yeterince açık bir tanımlama konusu yapılmadığı, bunun için uygulamada kanuni merkez belirlemesine ağırlık verildiği gözlenmektedir.

 

Kaynak:Referans GazetesiTürk Ticaret Yasası'nın 42'nci maddesi gereği olarak "Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde ticari işletmesi ve seçt...

( KB)