slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 14.05.2008

Yazar : Dr.Veysi SEVİĞ-Bumin DOĞRUSÖZ

Sakatlık indiriminde Merkez Sağlık Kurulu raporu esas alınır

Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
14.05.2008 | Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz | Yorum

Gelir vergisinde sakatlık indirimine esas olmak üzere Merkez Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen rapor dikkate alınarak, başvuru sahibinin çalışma gücünün ne kadarını kaybettiğine karar verilir.

 

SORU:  Geçirdiğim iş kazası sonucunda görme yeteneğimin yüzde ellisini kaybettim. Ücretli olarak çalışıyorum. Ücretim üzerinden hesaplanan gelir vergisinden sakatlık indirimi yapılması konusunda rapor alınması gerekiyor. Bu konuda bilgi vermeniz mümkün müdür"

 

YANIT:  Gelir Vergisi Yasası'nın 31. maddesi uyarınca çalışma gücünün asgari yüzde 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgari yüzde 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgari yüzde 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılmaktadır.

Sakatlık derecelerinin tespit şekli ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar  "Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki" yönetmelik ile belirlenmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda özürlülere sağlık raporu vermeye yetkili sağlık kuruluşları Sağlık Bakanlığı Hastaneleri, Eğitim Hastaneleri, Bölge Hastaneleri ile Üniversite Hastaneleridir.

Sağlık Kurulu raporu düzenlenebilmesi için özürlülerin kamu kurum ve kuruluşları tarafından yazı ile gönderilmesi veya doğrudan raporu verecek olan hastane baştabipliğine başvurmaları gerekmektedir.

Özürlüler için düzenlenecek sağlık kurulu raporu bu konuda matbu olarak düzenlenmiş rapor formuna göre poliklinik muayene tarihi, poliklinik kayıt numarası yazılmak suretiyle, bulgular ve teşhis ayrıntılı olarak yazılıp imza edilir.

İstihdam amacıyla verilecek raporlarda, ayrıntılı teşhis ve özür durumuna göre çalışma gücü kaybı oranının yazılmasıyla birlikte, özürlünün çalışıp çalışmayacağı ve kişinin sağlığına etkisi dikkate alınarak çalışamayacağı işlerin niteliği belirtilir.

Raporların usulüne uygun olarak düzenlenmediği, formdaki bilgilerin tam olarak doldurulup doldurulmadığı kontrol edilerek, gerekiyorsa eksik ve yanlışlıklar düzeltildikten sonra, rapor üç nüsha olarak düzenlenir ve baş tabip tarafından tasdik edilir. Bu bağlamda da sakatlık indirimine esas olmak üzere düzenlenen raporlarda kişiye verilmesi gereken nüsha, raporu düzenleyen sağlık kurulu tarafından işverenin bulunduğu yerdeki il defterdarlığına (vergi dairesi başkanlığına) gönderilir.

Yetkili sağlık kuruluşları tarafından verilen raporlar vergi dairesi başkanlıkları tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı'nda oluşturulan Merkez Sağlık Kurulu'na gönderilerek Merkez Sağlık Kurulu'nun görüşünü almak üzere işleme konur. Merkez Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen rapor esas alınarak başvuru sahibinin çalışma gücünün ne kadarını kaybettiğine dair karar verilir. Bu şekilde sakatlık dereceleri belli olanlara ilişkin raporlar işverene, diğerleri de kendilerine verilmek üzere Vergi Dairesi Müdürlüklerine gönderilir. (V. Seviğ)

 

İNŞAAT İŞLERİNDE AMORTİSMAN

SORU:  Yıllara sâri inşaat işi yapan bir Anonim şirketiz. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin inşaat işinde kullanılmadığı zamanlara ait amortismanın maliyetlere nasıl intikal ettirileceği konusunda tereddüde düştük. Bu arada yıl ortasında veya yılın herhangi bir ayında satın alınan iş makinesine ait amortismanın maliyetlere intikali nasıl olacaktır"

YANIT:  Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır.

· Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların birbirine olan nispeti dâhilinde,

· Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin, yıllara sâri olmayan işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hâsılat tutarlarının birbirine olan nispeti dâhilinde,

· Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları ise bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre maliyet olarak dağıtıma tabi tutulur. Yasal düzenleme gereği amortismana tabi iktisadi kıymetlerle ilgili amortismanın dağılımı ise aşağıdaki şekilde olacaktır.

· Mobilya, mefruşat, bilgisayar gibi büro malzemelerinin amortismanı, ortak giderlere eklenerek dağılımı sağlanacaktır.

· Yıl içinde alınan tesisat, makine ve ulaştırma araçlarının satın alındığı tarihten önceki günlere isabet eden amortismanlar, yine ortak genel giderlere eklenerek dağılımı yapılır.

· Tesisat, makine ve ulaştırma araçlarının kullanılmayıp boş kaldığı günlere isabet eden amortismanları, ortak genel giderlere eklenerek dağıtıma tabi tutulur. Bu işlem yapılırken tesisat, makine ve ulaştırma araçlarının kullanılmadığı ve kullanılmasının mümkün olmadığı işlere pay verilmez. Bir başka anlatımla işverenin taşıt araçlarından ve makinelerden bazılarının yıllara sâri inşaat ve onarma işlerinde kullanılmaması halinde bunların giderleri ile ilgili olarak söz konusu işlere pay verilmez.

Ayrıca uygulamada yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinde kullanılan veya kullanılması mümkün olan iktisadi kıymetlerin amortismanlarının boş kalan (çalışılmayan) günlere isabet eden tutarları söz konusu işlerin maliyet tutarı ve satış tutarları dikkate alınarak müşterek genel gider olarak dağıtıma tabi tutulması gerekmektedir.(V. Seviğ)

 

EŞ İÇİN ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ

SORU:  Eşim bir Anonim Şirket ortağı olup, söz konusu şirket iki yıldır kâr dağıtmamaktadır. Ben ise ücretli olarak çalışmaktayım. Almakta olduğum ücret de çalışmayan eşim için asgari geçim indiriminden yararlanabilir miyim" Bugüne kadar yararlanmış olmam nedeniyle ileride bir sorunla karşılaşır mıyım"

YANIT:  Gelir Vergisi Yasası'nın 32. maddesinde hükme bağlandığı üzere "herhangi bir geliri olmayan eş" içinde asgari geçim indiriminden yararlanmak mümkündür. Resmi Gazetenin 4.12.2007 gün ve 26720 sayılı nüshasında yayımlanan 265 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin "6. Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti" başlıklı bölümünde anılan yasa maddesinde yazılı olan "herhangi bir geliri olmayan eş" ifadesine açıklık getirilmiş olup, bu bölümde yapılan açıklamalar çerçevesinde sadece ücret geliri elde eden  eş "çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş" kapsamında değerlendirilmeyecek, bunların dışındakiler ise geliri olmayan eş olarak kabul edilecektir.

Buna göre bir anonim şirkete ortak olan ve ücret geliri elde etmeyen eşiniz çalışmayan ve geliri olmayan eş olarak kabul edilecek olup, siz de eşiniz için asgari geçim indirimi olanağından yararlanabileceksiniz. Dolayısıyla sizde bu haktan yararlandığınıza göre bu uygulamadan dolayı sorun yaşamanız da söz konusu olmayacaktır.(V. Seviğ)

 

CEZAYI HAFİFLETME YOLLARI

SORU: Şirketimizin 2007 yılı kurumlar vergisi beyannamesi için düzeltme vereceğiz ve matrahımızda yaklaşık 100.000 YTL artış olacak. Aynı şekilde KDV beyannamelerini de düzelteceğiz 18.000 YTL ödenecek KDV çıkıyor. Tarafımıza kesilecek cezalar nelerdir bunu en aza indirmek için neler yapmalıyız ilginiz için teşekkürler kolay gelsin. (C. İnay)

YANIT: Söz konusu matrah farklarının idare tarafından tespit edilmesi ve bu suretle aleyhinize tarhiyat yapılmaso halinde kesilecek ceza tutarı, kayba uğratılan vergi kadardır. Yani vereceğiniz düzeltme beyannamesinde çıkan vergi kadar da ceza kesilmesi gerekmektedir. Ancak Vergi Usul Kanununun 344/son maddesinde vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden mükelleflerce kendiliklerinden verilen beyannamelere cezanın % 50 oranında uygulanması öngörülmüştür.

Ancak düzeltme beyannamenizi kendiliğinizden, hakkınızda bir inceleme veya bir ihbar olmadan veriyorsanız, Vergi Usul Kanununun 371. Maddesinde yazılı olanaktan yararlanarak, yani hakkınızda pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını talep eden bir dilekçe ile birlikte verirseniz, size her hangi bir ceza kesilemez. Ancak bu hükümden yararlanmanız halinde, düzeltme beyannamelerinizden doğan vergileri ve gecikme zammı ile aynı oranda hesaplanacak pişmanlık zammını, pişmanlık talep dilekçenizden itibaren 15 gün içerisinde ödemeniz gerekmektedir.

Ancak düzeltme beyannamelerinizi ihtirazi kayıtla verip sonrada dava açma yolunu tercih etmeyi düşünüyorsanız, bu takdirde pişmanlık hükümlerinden yararlanmayı talep etmemenizde yarar var. Çünkü, yargı mercileri nezdinde pişmanlıkla yapılan beyanlar aleyhine ihtirazi kayıt dilekçesi verilse dahi dava açılamayacağı yolunda içtihatlar var. Bu konu tartışmalı.

Dava açmayacaksanız ve pişmanlık hükümlerinden da yararlanmak istemiyorsanız veya yararlanamıyorsanız, kesilecek cezaya karşı uzlaşma yoluna gidebilir veya 30 gün içerisinde indirim talebi ile birlikte ödeme yaparsanız cezanızın yarısı (eğer bu ceza size kesilen ilk ceza değilse üçte biri) indirilecektir. (Vergi Usul Kanunu md. 376) (B. Doğrusöz)

 

EŞİN DOĞRUM MASRAFLARI

SORU:  Eşimin yapmış olduğu doğum ile ilgili olarak yapmış bulunduğum sağlık giderlerini yıllık beyannamem üzerinden indirim konusu yaptım. Bunu mali müşavirimin tavsiyesine uyarak ihtirazi kayıtla beyan ettim. Söz konusu giderleri indirim konusu yapıp yapamayacağım konusunda huzursuz oldum.

YANIT:  Gelir Vergisi Yasası'nın 89/2. maddesi uyarınca beyan edilen gelirin yüzde 10'unu aşmaması, harcamanın Türkiye'de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle kanıtlanması halinde, mükellefin kendisine, eşine veya küçük çocuklarına ilişkin sağlık giderlerinin beyanname üzerinde indirim konusu yapılması mümkündür. Bu bağlamda indirim konusu yapılacak miktarın hesaplanmasında katma değer vergisi dâhil toplam fatura miktarı dikkate alınacaktır.

Dolayısıyla eşinizin yapmış olduğu doğum nedeniyle üstlenmiş bulunduğunuz ve ödemiş olduğunuz giderlerin yüzde 10'unu beyanname üzerinde indirim konusu yapmanızda vergi hukuku ve uygulamaları açısından herhangi bir sorun yaratmayacaktır. (V. Seviğ)

 

YARGI KARARLARINDA İHTİYATİ HACİZ

Danıştay 9. Dairesi E.2005/508 K.2006/1546 T.25.4.2006

Davacının adına, kanuni temsilcisi olduğu X A.Ş.'nin cezalı vergi borçlarından dolayı kamu alacağının güvenceye alınması amacıyla tesis edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işleminin iptali istemiyle açtığı dava yerel mahkemece reddedilmişse de; 6183 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte  olan 9. maddesi ile 13. ve 17. maddelerinde sözü edilen teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkukun, kamu alacağının cebren tahsil ve takip işlemleri olmayıp, icrai  muamelelere başlamadan önce tahsile konu amme alacağının tehlikeye girmemesi için korunmaya yönelik olması, bunların asıl muhatabının amme borçlusu, yani verginin mükellefi veya sorumlusu olması, Şirketin kanuni temsilcileri, yönetim, icra kurulu üyeleri ve ortakları hakkında bu işlemlerin uygulanmasının söz konusu olmaması, 213 sayılı yasanın 10.md. uyarınca kanuni temsilcilerin ancak kesinleşen ve şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen alınamamış olan borçlarından dolayı sorumlu tutulabilecek olmaları ve henüz tahakkuk etmemiş vergi borçlarından bu aşamada sorumlu olmayacak olmaları sebepleriyle, davayı reddeden mahkeme kararında isabet yoktur.

Danıştay 9.Dairesi  E.2002/358 K.2004/5373 T.4.11.2004

1996-1999 yıllarına ait defter ve belgelerinin 15 gün içinde incelemeye ibraz edilmesine ilişkin yazı 25.6.2001 tarihinde tebliğ edildiği halde bu 15 günlük süre dolmadan 6.7.2001 Tarihinde düzenlenen haciz bildirisi ile yükümlü şirketin X A.Ş. nezdinde doğan alacaklarının haczedilmesi üzerine, yükümlü şirketin, adına alınan ihtiyati haciz kararı ile teminat istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı dava mahkemece kabul edilmiş olup; 6183 sy. Yasanın 9.md.de belirtilen amme alacağının tahsili ve teminat istenilebilmesi için gerekli işlemlere başlanması ve incelemeye yetkili memurlarca ilk hesaplara göre bir miktarın belirtilmesi şartı oluşmadan teminat istenilmesi ve anılan kanunun 13.md. sayılan ihtiyaten haczi gerektiren sebeplerden birinin varlığı hususunda somut tespitler ortaya konulmadan soyut ve varsayıma dayalı iddialarla uygulanan haciz işleminde ve teminat istenilmesinde isabet olmaması sebebiyle, mahkeme kararı hukuka uygundur.

Danıştay 4. Dairesi E.2002/1086 K.2002/3906 T.17.12.2002

6183 Sayılı Yasanın 9 ve 13. maddelerine göre, ihtiyati haciz işleminin uygulanabilmesi için Vergi Usul Kanununun 344.maddesi kapsamında bir kamu alacağının salınması yolunda gerekli işlemlere başlanmış olması yeterli olup, ihtiyati haciz kararının alınabilmesi için kamu alacağının kesinleşmesinin gerekmemesi, ayrıca ihtiyati haciz kamu alacağını korumaya ve güvence altına almaya yönelik bir işlem olması, borca yetecek kadar teminat gösterilmesi durumunda ortadan kaldırılması, 6183 sayılı Yasanın 3. maddesinde de amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek zorunda olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ifade etmesi, kamu alacağının korunmasına yönelik ihtiyati haczin, mal varlığının bu alacağı karşılayamayacağı anlaşılan tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri hakkında uygulanmasına engel bulunmaması ve olayda, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirket hakkında yapılan inceleme sonucu anılan 344.md. kapsamında tarhiyat yapılması için gerekli işlemlere başlanılmış olması nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınmış olması sebepleriyle, mevcut düzenlemeler karşısında şirket hakkında uygulanan ihtiyati haciz nedeniyle şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacı hakkında da kamu alacağının güvence altına alınması için bir tedbir olarak tesis edilen ihtiyati haciz işleminde yasaya aykırılık yoktur.

 

Bilgi Büyük adamı Mütevazı Yapar, Vasat Adamı Şaşırtır, Küçük Adamı İse Kibirlendirir.

S. Brigette

 

Kaynak:Referans Gazetesi