slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 20.11.2008

Yazar : Bumin DOĞRUSÖZ

Vergi cezalarında tekerrür karmaşası

20.11.2008 | Bumin Doğrusöz | Yorum

Tekerrür, bir suçtan dolayı cezanın kesinleşmesinden sonra, tekrar suç işleyenlere, ilk suçun yaptırımının suçu önleyicilik işlevinin yetersiz kaldığı görüşü ile verilecek cezanın artırılması şeklinde tanımlanabilir. Tekerrür müessesesi özünde, suç failinin suç işleme eğiliminin önlenmesinde ve failin suç işlemekten alıkonulmasında verilen önceki cezanın yetersiz kaldığı, bu nedenle sonraki cezanın bu maksatları da gerçekleştirebilmesi için artırılması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Vergi suçlarında tekerrür, Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 339. maddesinde, şu şekilde düzenlenmiştir:

"Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmi beş artırılmak suretiyle uygulanır."

VUK'nın bu düzenlemesi, sadece idari para cezalarında tekerrürü düzenlemektedir. Öğretideki tekerrür türleri açısından kanun bu düzenlemesi ile çeşitli tekerrür sistemlerinden, önceki cezanın infazı aranmayıp, sadece kesinleşmesinin yeterli görülmesiyle mefruz tekerrürü, tekerrür hükümlerinin uygulanmasında önceki suçla sonraki suçun aynılığını aramak suretiyle özel tekerrürü, tekerrüre esas alınacak önceki suçun belirli zaman diliminde işlenmiş olmasını aramakla da süreli tekerrür tipini benimsemiştir.

Aktardığımız maddeye göre sonraki suçların cezasının tekerrür hükümleri uyarınca artırılabilmesi için, önceki suçun cezasının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, önceki cezanın tarh ve tebliğ olunması yeterli değildir. Burada cezanın kesinleşmiş olmasından maksat, cezanın artık uyuşmazlığa konu edilemez ve tahsil edilebilir hale gelmesidir. Bir başka anlatımla, önceki cezanın tekerrüre esas alınabilmesi için süresi, cezanın dava açılmayarak kesinleşmiş olması yahut cezayı onayan yargı kararının kesinleşmiş bulunması veya uzlaşılmış olması gerekir. Önceki kesinleşmiş cezanın tahsil edilmiş olup olmamasının ise tekerrür uygulaması açısından önemi yoktur.

Tekerrür hükümlerinin uygulanmasında, önceki kesinleşmiş cezanın aynı türden olması gereklidir. Bir başka anlatımla tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için hem önceki hem sonraki cezanın vergi ziyaı cezası yahut usulsüzlük türünde olması gerekir. Önceki ve sonraki ceza farklı türden ise örneğin önceki ceza usulsüzlük, sonraki ceza vergi ziyaı cezası ise sonraki cezaya tekerrür hükümleri uygulanamaz.

Ceza kişiliğe bağlı olduğundan tekerrür hükümlerinin uygulanması için, önceki cezanın aynı vergiden kaynaklanması yahut aynı vergi dairesinin yetki alanında işlenmiş bulunması veya aynı mükellefiyet dolayısıyla kesilmiş bulunması şart değildir.

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, ikinci ve sonraki cezaların, ilk cezanın kesinleşmesini takip eden yıl başından sonra kesilmiş olması gerekmektedir. Kesinleşme ile ilk yılbaşı arasında işlenen fiillere kesilecek cezalarda tekerrür sebebiyle artırım yapılamaz.

Daha önce de yazdığım bu satırları özetle tekrar yazmamın bir sebebi var. Vergi daireleri bu günlerde inceliyor ve/veya vergi daireleri dosyalarını tarıyor ve mükelleflere tekerrür hükmüne dayanarak yüzde 50 oranında ceza farkını içeren yeni ihbarnameler gönderiyor.

Ancak bu noktada çok çeşitli uygulamalar karşımıza çıkmıştır. Örneğin bir vergi dairesi, mükellefin dava açarak iptal ettirdiği ihbarname dolayısıyla, daha önceden kesinleşmiş cezası bulunması sebebiyle, mükellefe yüzde 50 fark (tekerrür artırımı) ceza ihbarnamesi tebliğ etmiştir. Bir inceleme elemanı bir mükellefe bir yıl için ceza tarhiyatı öneren rapor hazırladıktan sonra, izleyen yıl için hazırladığı raporunda cezanın tekerrür dolayısıyla % 50 fazlasıyla kesilmesini önermiştir. Uygulamada bu tip ilginç örnekler giderek artmaktadır.

Bu arada karşımıza çıkan bir diğer sorun da önceki cezanın uzlaşma komisyonunda sıfırlanmasına karşılık ikinci cezanın tekerrür dolayısıyla artırılmasıdır. Uygulamada karşımıza çıkan sorun doğal olarak uzlaşma komisyonlarının sıfıra kadar indirme yetkisinin af niteliğinde mi olduğu, yoksa "sıfır"ın da bir değer olarak kesinleşmiş cezayı mı ifade ettiği tartışmasını ortaya çıkarmaktadır. Tekerrür açısından fiil değil, kesinleşmiş ceza önem taşıdığından, "sıfır YTL" kesinleşmiş cezanın ne kadar ceza olduğunun da bu tartışmada dikkate alınması gerekmektedir.

Bu konuda ortaya çıkan ve pek çok gereksiz ihtilafa yol açabilecek çok farklı uygulamaların önüne geçilebilmesi için Maliye Bakanlığı'nın vergi dairelerini yönlendirici bir genel tebliğ düzenlemesini yayımlaması zorunludur.

Tekerrür, bir suçtan dolayı cezanın kesinleşmesinden sonra, tekrar suç işleyenlere, ilk suçun yaptırımının suçu önleyicilik işlevinin yetersiz kaldığı...

( KB)

 

Referans Gazetesi