slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun Tasarısı

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, resen ve idarece tarh edilen vergi


 

BAZI KAMU ALACAKLARININ UZLAŞMA USULÜ İLE TAHSİLİ HAKKINDA KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi cezalarından, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir.

(2)   Bu madde kapsamında yapılacak uzlaşma hükümlerinden, 213 sayılı Kanunun 344 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için de yararlanılabilir. İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.

(3)   Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş, henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşmanın  vaki  olmadığına  dair tutanağa yazılan  nihai  teklifin  kabulü  için henüz  süresi geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır. Şu kadar ki mükelleflerin, bu madde hükmünden yararlanmak istemeleri halinde kendilerine tayin edilen uzlaşma gününde bu taleplerini yazılı olarak beyan etmeleri zorunludur. Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş olan mükellefler ise dava açma süresi içinde yazılı başvuruda bulunmak, dava açmamak ve nihai teklifte yazılı tutarı kabul etmek koşuluyla bu madde hükmünden yararlanabilir.

(4)   Mükelleflerin bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon payları ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri şarttır. Uzlaşma tutanağını imzalayan mükelleflerce davadan vazgeçme dilekçeleri uzlaşma komisyonuna verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.

(5)   Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem yapılmaz.  İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması halinde bu madde  hükmünden yararlanılamaz. Bu takdirde kesinleşmeye ilişkin kararların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla taraflardan birine tebliğ edilmiş olması şarttır.

(6)   Madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacakların maddede öngörülen sürede tamamen ödenmemesi  halinde,  ilk tarhiyata ilişkin ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden  otuzuncu gün itibarıyla tahakkuk ettirilen tutarlar ve bunlara ilişkin gecikme faizi ve gecikme zamları 21/7/1953 tarihli ve 6183  sayılı Kanun hükümlerine göre ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edilir.

(7) Bu madde kapsamına giren tutarlara karşılık maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış tahsilatlar, bu madde kapsamında uzlaşılan tutarlara ve hesaplanan gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilir ve fazla tahsil edilen tutarlar red ve iade edilir.

(8)   Bu  madde  hükümlerinden  yararlanılarak  ödenecek  alacaklara  taksit  sürelerinde ödendiği sürece gecikme zammı hesaplanmaz.

 

(9) Bu maddede öngörülen taksitlerin süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde ödenmemiş olan tutarların son taksit ödeme süresi sonuna kadar, ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu tutarın son taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen kısım ile birlikte her ay ve kesri için ayrı ayrı % 5 fazlası ile ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden yararlanılır.

 (10)    Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve madde kapsamında yapılacak başvuruların süresini bir aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı yetkilidir. Maliye Bakanı bu yetkisini, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde kullanabileceği gibi, uzlaşma komisyonlarının teşkili, uzlaşmaya müracaat etmeye yetkili olanların belirlenmesi, uzlaşmanın şekli, uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim, harç, fon payı ve cezaların belirlenmesi, uzlaşma komisyonlarının yetkileri, uzlaşmanın yapılmasına ilişkin usul ve esasları yeniden belirleme şeklinde de kullanabilir.

 

                  MADDE 2- (1) 1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacakları; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin yazılı başvurusu üzerine, aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş kira bedelleri veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin kesinleşmiş yargı kararları, gerektiğinde ilgisine göre belediye, ticaret odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden edinilecek bilgiler ile taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurlar göz önünde bulundurulmak suretiyle takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilir. Tespit edilen ve idarece ilgilisine yazıyla bildirilen bu bedelin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde kabul edilmesi ve varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan vazgeçilmesi koşuluyla uzlaşma tutanağı düzenlenir. Davadan vazgeçme dilekçeleri komisyona verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.

(2) Uzlaşılan bu bedel, talep edilmesi hâlinde ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak üzere 18 ayda 18 eşit taksitte ödenebilir. Bu madde hükümlerinden yararlanılarak ödenecek alacaklara süresinde ödeme yapıldığı müddetçe her hangi bir zam veya faiz uygulanmaz. Taksitlerin süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen tutarın son taksit ödeme süresi sonuna kadar; ödenmeyen veya eksik ödenen kısmın son taksite ait olması hâlinde ise izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay için ayrı ayrı % 5 fazlası ile ödeme yapılması şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ecrimisil ihbarnamesi veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliği üzerine taksitlendirilmiş olup ödenmekte olan ecrimisil alacaklarından kalan tutarların, yeniden tespit yapılmaksızın bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre ve şekilde ödenmesi mümkündür.

(4) Bu madde kapsamına giren alacakların maddede öngörülen süre ve şekilde tamamen ödenmemesi hâlinde, uzlaşmadan önce düzenlenen ecrimisil ihbarnamesinde yer alan tutar, vade tarihinden itibaren gecikme zammıyla birlikte ayrıca ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın vergi dairesince 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edilir. Bu madde kapsamında alacak aslına karşılık yapılmış olan ödemeler, takip ve tahsil edilecek alacaktan aynı Kanun hükümlerine göre mahsup edilir.

(5) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu maddeye dayanılarak iade edilmez. Madde kapsamına giren alacakların, maddenin yürürlük tarihinden önce kısmen ödenmiş olması halinde, ödenmemiş tutar için madde hükmünden yararlanılır.

 (6) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılacak yeniden tespit, değerlendirme ve takdir işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sekiz ay içinde sonuçlandırılır.

            (7) Hazinenin özel mülkiyetinde olan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan 31/12/2007 tarihinden önce işgalli olanlar; kullanımın devam etmesi, ilgilisinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç ay içinde talep etmesi, birikmiş ecrimisil alacaklarının ödenmesi ve hukuken engel bulunmaması koşuluyla kullanıcısına, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51 inci maddesinin (g) bendine göre pazarlık usulüyle kiraya verilebilir.

           

            (8) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve altıncı fıkradaki süreyi iki aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

 

            MADDE 3- (1) Mülga 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun geçici 4 üncü maddesinin (13) numaralı fıkrası uyarınca kanuni ve ihtiyari yedek akçeler ile sermayenin azaltılmasına konu edilen zararların mülga 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 4684 sayılı Kanunun 18 nci maddesi ile değişik 14 üncü maddesinin (7) numaralı bendi kapsamında matrahtan indirilebilmesine yönelik bankalar tarafından yargı mercileri nezdinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yaratılmış ihtilaflar; bankaların bu zararların % 65'ini 2001 yılına ait kurum kazancının tespitinde geçmiş yıl zararı olarak dikkate almaları, izleyen yıllara ait kurumlar vergisi matrahının bu şekilde bulunan zarar tutarı esas alınarak düzeltilmesini kabul etmeleri ve bu konuda açtıkları tüm davalardan feragat ettiklerini bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde ilgili vergi dairesine ve yargı merciine bildirmeleri halinde, idarece sürdürülmez. Bankalar tarafından bu şartların yerine getirilmesi halinde, ilgili yıllara ait kurumlar vergisi matrahları, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun zamanaşımı hükümleri dikkate alınmaksızın düzeltilir.

(2) Birinci fıkra hükmüne göre yapılan düzeltme sonucu bankalara red ve iade edilmesi gereken bir tutar bulunması halinde bu tutar, bankaların bağlı bulundukları vergi dairelerine doğmuş ve doğacak borçlarına mahsuben iade edilir. Şu kadar ki, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu konuda verilmiş yargı kararları gereğince red ve iade edilen bir tutar bulunması halinde mahsuben iade edilecek tutar, yargı kararı gereğince iade edilen tutardan mahsup edilmek suretiyle hesaplanır. Bu fıkra hükmüne göre, red ve iade edilecek tutarlar için herhangi bir faiz veya zam hesaplanmaz.

(3)    Bu madde gereğince red ve iadesi gereken tutardan daha fazla bir tutarın yargı kararları gereğince iade edilmiş olması halinde aradaki fark, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar bankalarca red ve iadeyi yapan vergi dairesine bildirilir ve yapılan bu bildirim üzerine ilgili yılın kurumlar vergisi olarak tarh ve tahakkuk ettirilen vergi aynı sürede ödenir. Tahakkuk eden bu vergi için gecikme faizi ve vergi cezası uygulanmaz. Bu fıkra ile belirlenen sürede ödenmeyen vergi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.

(4)    Madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan bankalarca mülga 4389 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulamasına yönelik olarak herhangi bir dava açılamaz.

(5)    Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

 

MADDE 4- (1) 8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesi uyarınca 15/5/2004 - 15/7/2006 tarihleri arasında yapılan ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaz. Anılan dönemlere ilişkin olarak yapılan ödemeleri gelir vergisi tevkifatına tabi tutulan mükelleflerin; tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre red ve iade işlemleri yapılır.

(2) 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendiyle istisna edilen işlemlerle ilgili olarak, 31/7/2004 tarihinden önceki dönemlere yönelik tarhiyat yapılmaz, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.

 

MADDE 5- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

 

MADDE 6- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 

 

GENEL GEREKÇE

 

Bilindiği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun uzlaşmaya ilişkin Ek 1 inci maddesinde; mükellef tarafından, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (Kanunun 344 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç) tahakkuk edecek miktarları konusunda vergi ziyama sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 369 uncu maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının veya aym Kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya yargı kararlan ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda, idarenin bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde mükelleflerle uzlaşabileceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan madde hükmüne göre, uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılmakta, uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamamaktadır. Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılmakta, mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılmaktadır.

Kanunun Ek 6 ncı maddesine göre, mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz.

213 sayılı Kanunun Ek 11 inci maddesinde de tarhiyat öncesi uzlaşma müessesesi düzenlenmiş ve vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek cezalarda (aynı Kanunun 344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilecek tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç) tarhiyat Öncesi uzlaşmaya varılması halinde, tutanakla tespit edilen bu husus hakkında dava açılamayacağı ve hiçbir mercie şikâyette bulunulamayacağı, tarhiyat öncesi uzlaşmanın temin edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde ise mükellefler veya ceza muhatabı olanların verginin tarhından ve cezanın kesilmesinden sonra uzlaşma talep edemeyecekleri hükümlerine yer verilmiştir.

213 sayılı Kanun hükümlerine göre ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergi, resim, harç, fon paylan ve bunlara ilişkin vergi cezalan ile ilgili olarak mükelleflerin uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerinden yararlanmayıp dava yolunu tercih etmeleri de mümkündür.

Hazırlanan tasarıyla, ihtilaflı alacakların bir an önce Hazineye intikalini sağlamak ve yargı mercilerinin iş yükünü hafifletmek amacıyla, mükelleflere ihtilaflı alacaklar için bir kez daha 213 sayılı Kanunun uzlaşma hükümlerinden yararlanma fırsatı verilmesi ve uzlaşma yolu ile alacakların tasfiye edilmesi önerilmektedir.

İhtilafın kesinleşmiş olması halinde ise yapılan düzenlemeden yararlanılma imkanı verilmemekte, hem mükellef hem de idarenin kanun yolu tüketilmek suretiyle kesinleşmiş yargı kararı üzerine oluşan duruma göre yükümlülüğünü yerine getirmesi gereği korunmaktadır.

Diğer taraftan, 1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacaklarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin yazılı başvurusu üzerine, takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilerek tespit edilen bu bedelin kabulü, varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan vazgeçilmesi koşuluyla yeniden yapılandırılması ve tahsilatının hızlandırılması amaçlanmaktadır.

Ayrıca, mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununa eklenen geçici 4 üncü maddenin (13) numaralı fıkra hükmünün uygulanması ile ilgili olarak bankalar tarafından açılan davalar, gerek yargı gerek vergi idaresi gerekse mükellefler nezdinde gereksiz iş yükü oluşturmaktadır.

Tasarıda yapılan düzenleme ile mükellefle idare arasında doğan bu ihtilafları mükellefle ortak bir noktada uzlaşılarak kamu vicdanı zedelenmeksizin sona erdirmek, kamu alacağını garanti altına almak ve yargı organları ile gelir idaresini yığılmış dosyalardan kurtarmak amaçlanmaktadır.


 

 

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 3717 sayılı Adli Personel İle Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi İle 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanunlarda yer alan ücret ve ücret sayılan ödemelerin vergilendirilmesine ilişkin bazı düzenlemeler yapılarak bu konularda meydana gelen ihtilafların sona erdirilmesi hedeflenmektedir.

Ayrıca. Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına 5228 sayılı Kanun ile eklenen (e) bendi uyarınca kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kanunlarla kendilerine verilen görev gereği ve kuruluş amaçlarına uygun ruhsat, izin, onay ve benzeri hizmetleri ile bu hizmetlerle ilgili olarak kullanılacak basılı kağıtların bu kuruluşlar tarafından tesliminin istisna edilen işlemler kapsamına alınması nedeniyle bu işlemler ile ilgili olarak 31/7/2004 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılan tarhiyatlardan vazgeçileceği ve tahakkuk eden tutarların terkin edileceği hükmü önerilmektedir.

 

 


MADDE GEREKÇELERİ

 

MADDE 1- Hazırlanan madde ile, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, resen, idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi cezalarından, maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma süresi geçmemiş veya ihtilaflı bulunanlar için, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksit uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir.

Madde kapsamına 213 sayılı Kanunda yer alan uzlaşma müessesesinin kapsam dışı bıraktığı 344 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi zıyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları da alınmaktadır.

Böylece, yargı mercileri nezdinde ihtilaflı olan alacakların bir an önce Hazineye intikali ve ihtilaflı dosyaların tasfiye edilerek yargı mercilerinin iş yükünün hafifletilmesi amaçlanmaktadır.

Madde kapsamına maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere ilişkin tarhiyatlar girmektedir. Mükelleflerin madde hükmünden yararlanabilmeleri için tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon paylan ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri şartı getirilmektedir.

İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması halinde madde hükmünden yararlanılamayacağı belirtilerek maddenin yürürlük tarihinden önce kesin olarak sonuçlanmış ihtilaflara ilişkin alacakların yeniden uzlaşma yolu ile ödenmesinin mümkün olmayacağı ifade edilmektedir.

Madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın, işlem yapılmayacağı belirtilerek ileride madde hükmüne göre ödeme yapmayan mükelleflerce yeniden ihtilaf yaratılmasının önüne geçilmektedir.

Madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacakların maddede öngörülen sürede tamamen ödenmemesi halinde, ilk tarhiyata ilişkin ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden otuzuncu gün itibarıyla tahakkuk eden tutarlar ve bunlara ilişkin gecikme faizi ve gecikme zamlarının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edileceği belirtilerek madde ile sağlanan imkandan yararlanmak için öngörülen şartları yerine getirmeyen mükellefler hakkında ne şekilde işlem yapılacağı açıklığa kavuşturulmaktadır.

Maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş, henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süre geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri ile ilgili olarak mükelleflere madde hükmünden yararlanmak ya da. 213 sayılı Kanun hükümlerine göre uzlaşmanın sonuçlandırılmasını talep etmek konusunda tercih verilmek suretiyle uygulamada karşılaşılabilecek bu durumlara da açıklık getirilmektedir.

Ayrıca, taksit ödeme süresince uzlaşılan tutarlara gecikme zammı uygulanmayacağı belirtilmekte, taksitlerin süresinde ödenmemesinin müeyyidesi ise gecikme zammından daha ağır bir oranda belirlenmek suretiyle taksitlerin zamanında ve tam ödenmesi teşvik edilmektedir.

Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme ve maddeden yararlanmak için başvuru süresini bir aya kadar uzatma yetkisi Maliye Bakanına verilmektedir.

 

 

 

 

MADDE 2- 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 nci maddesi uyarınca Hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların işgali halinde, işgalciler hakkında Ecrimisil takip ve tahsilâtı yapılmaktadır.

Vadesinde ödenmeyen Ecrimisil alacakları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere vergi dairelerine intikal ettirilmektedir.

Madde ile;

-1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacaklarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin yazılı başvurusu üzerine, takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilerek tespit edilen bu bedelin kabulü, varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan vazgeçilmesi koşuluyla yeniden yapılandırılması ve tahsilatının hızlandırılması,

-Uzlaşılan bedelin, talep edilmesi hâlinde, her hangi bir zam veya faiz uygulanmaksızın taksitle ödenebilmesi,

-Madde kapsamına giren alacakların maddenin yürürlük tarihinden önce kısmen ödenmiş olması halinde ödenmemiş tutar için madde hükmünden yararlanılması ancak daha önce tahsil edilmiş olan tutarların iade edilmemesi,

            -Hazinenin özel mülkiyetinde olan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan 31/12/2007 tarihinden önce işgalli olanların; kullanıcılarına pazarlık usulüyle kiraya verilebilmesi,

Konularında düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.

 

MADDE 3- Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanununa 4743 sayılı Kanunla eklenen geçici 4 üncü maddenin (13) numaralı fıkrasında yer alan hüküm nedeniyle bankaların 2001 yılı bilançolarının enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasından kaynaklanan zararların kurum kazancının tespitinde mali zarar olarak dikkate alınması yönündeki taleplerinin Maliye Bakanlığınca uygun görülmemesi üzerine konu hakkında yargı mercilerinde yaratılan ihtilaflar sonucunda yargı organlarınca farklı gerekçelerle idare lehine ve aleyhine kararlar verilmektedir.

Madde ile bankalar tarafından yargı mercileri nezdinde yaratılmış bu ihtilafların; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde davadan feragat edilerek, kurumlar vergisi yönünden bağlı bulunduğu vergi dairesine bir yazı ile bildirilmek suretiyle aşağıdaki şartlar dahilinde idarece sürdürülmemesi ve mükellefle uzlaşılması amaçlanmaktadır.

Bu uzlaşmanın temin edilebilmesi için, bankalarca ihtilaf konusu yapılan zararların % 65'ini 2001 yılına ait kurum kazancının tespitinde geçmiş yıl zararı olarak dikkate alınması ve izleyen yıllara ait kurumlar vergisi matrahının da bu şekilde bulunan zarar tutarı esas alınarak düzeltilmesi öngörülmektedir. Bu şartlar dahilinde ilgili yıllara ait kurumlar vergisi matrahlarının Vergi Usul Kanununun düzeltme hükümlerine göre zamanaşımı hükümleri dikkate alınmaksızın düzeltilmesi sağlanmaktadır.

Bu çerçevede yapılan düzeltme sonucu, bankalara red ve iade edilmesi gereken bir tutar bulunması halinde bu tutarın mükellefin bağlı bulundukları vergi dairelerine olan doğmuş ve doğacak vergi borçlarına mahsup edilmek suretiyle iade edilmesine imkan tanınmaktadır. Şayet, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu konuda verilmiş yargı kararları gereğince red ve iade edilen bir tutar bulunması halinde bu tutarın mahsuben iade edilecek tutardan düşülmesi gerektiği, red ve iade edilecek tutarlar için ayrıca faiz hesaplanmayacağı belirtilmektedir.

Yapılan düzeltme sonucu, red ve iadesi gereken tutardan daha fazla bir tutarın yargı kararları gereğince iade edilmiş olması halinde ise aradaki fark, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar bankalarca red ve iadeyi yapan vergi dairesine bir yazı ile bildirilecektir. Yapılan bu bildirim üzerine iadenin yapıldığı vergilendirme döneminin kurumlar vergisi olarak tarh ve tahakkuk ettirilen vergiler aynı sürede ödenmesi ve tahakkuk eden bu vergi tutarları için gecikme faizi ve vergi cezası uygulanmaması sağlanmaktadır. Tahakkuk eden vergilerin belirlenen sürede ödenmemesi halinde ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil    Usulü  Hakkında  Kanun  hükümlerine göre takip  edilmesi öngörülmektedir.


 

Ayrıca, madde hükmünden yararlanmak üzere yaratılan ihtilaflardan vazgeçerek başvuruda bulunan bankalarca bu konuda yeniden ihtilaf yaratılmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etme hususunda Maliye Bakanına yetki tanınmaktadır.

 

MADDE 4- 18/5/2004 tarihli ve 5172 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 15/5/2004 tarihinden geçerli olmak üzere 3717 sayılı Adli Personel İle Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri Ve Tazminat Verilmesi île 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanuna 2 nci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 2/A maddesi uyarınca ödenen fazla çalışma ücretleri, gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur.

15/7/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 29/6/2006 tarihli ve 5536 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesine eklenen bir cümle ile yapılacak fazla çalışma ücreti ödemelerinin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacağı yönünde düzenleme getirilmiş olup, 15/5/2004-15/7/2006 tarihleri arasında yapılan ödemeler ise bu düzenlemenin dışında kalmıştır.

Yapılan bu düzenleme ile 15/5/2004-15/7/2006 tarihleri arasında 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesi uyarınca yapılan fazla çalışma ücreti ödemeleri de, vergide eşitlik ilkesinin temini amacıyla damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaması sağlanmaktadır.

Ayrıca, Maliye Bakanlığına red ve iade işlemlerinin usul ve esasını belirleme yetkisi verilmektedir.

Maddenin ikinci fıkrasıyla, Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına 5228 sayılı Kanun ile eklenen (e) bendi uyarınca istisna edilen işlemlerle ilgili olarak 31/7/2004 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılan tarhı yatlardan vazgeçileceği ve tahakkuk eden tutarların terkin edileceği hükmü getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen (e) bendinin yürürlüğünden önce tesis edilmiş olan tarhiyatlardan vazgeçilecek, tahakkuk eden tutarlar terkin edilecektir. Tahakkuk ettirilerek tahsil edilenlerde ise herhangi bir düzeltme işleminin yapılmayacağı tabiidir.

 

MADDE 5- Yürürlük maddesidir.

 

MADDE 6- Yürütme maddesidir.