slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 01.10.2008

Yazar : Dr. Veysi SEVİĞ

Ekonomik yaşam ve bayramın gerçek görüntüsü

           30.09.2008 | Veysi Seviğ

Bayramın salı gününden başlaması, pazartesi gününü arefe olması sonucu alınan bir karar gereği bayram tatili dokuz güne çıkmıştır. Bu uzun tatilden kamu kesiminde çalışanlarla, bazı büyük kurum ve kuruluşların çalışanları yararlanmaktadır.

Dileğimiz bugün başlayan ve uzatmalarla 6 Ekim Pazartesi günü yapılacak işbaşına kadar devam edecek olan tatilin tüm okurlarımız ile ülkemiz insanları açısından sağlıklı ve huzurlu geçmesidir.

Biz öncelikle dünya üzerinde yaşayan ekonomik sorunların her geçen gün artmakta olduğu bir ortamda, ülkemizde bazılarımızın böylesine uzun bir bayram tatili yapmalarını ve bir anlamda aylaklığa yönelmelerini kabul edemiyoruz.

Tarihten gelen ve inançlarımız doğrultusunda bayramın, gereksiz yere tatil havasına büründürülmesini kabullenmekte doğru değildir. Bu bağlamda dokuz günlük tatilin ülke ekonomisine maliyeti zannedildiğinden daha yüksek olacaktır. Bir başka anlatımla da bayramı gerekçe göstererek yapılan tatilin maliyeti dikkate alındığında bu davranış bir anlamda bonkörlük olarak da değerlendirilebilir.

Basından edinilen bilgilere göre ülkemizde 50 bin kişi uzun bayram tatilini yurtdışında geçirmektedir. Bunun için yapılması gerekli bulunan vize işlemlerine yönelik yabancı ülke temsilciliklerine iki milyon euro ödendiği ifade edilmektedir.

Bayram tatillerini yurtdışında geçirmek bazı kişiler için artık özenti haline gelmiştir. Ülkemizin sahip olduğu tarihi ve coğrafi zenginliklerin varlığına ilgi duymayanlar, bu tür gezilerin devamlı müdavimleri haline gelmişlerdir.

Ülkemizde iş, tatil ve eğitim için yurtdışına ödenen vize harcı bedeli 15 milyon euro civarındadır. Bu ödemeler yabancı ülke temsilciliklerine yapılmaktadır. Türkiye'ye vize uygulayan ülkeler arasında İspanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Yunanistan gibi ülkeler vardır.

Türkiye'nin tarihi zenginliklerinin bir bölümü çeşitli yollarla yurtdışına kaçırılmış olup, bu eylem halende sürmektedir. Hatta bir çok tarihi eser kaçakçısı, bizim insanlarımız bayramlarda yurtdışına giderken, ülkemizdeki boşlukları ve bilgi yetersizliğini, ilgisizliği fırsat bilerek Türkiye'ye gelerek yine basından edindiğimiz bilgilere göre değerli tarihi eserlerimizi rahatlıkla yurtdışına götürebilmektedirler.

Türkiye dünyada tarihi zenginlik açısından en önde gelen ülkelerden birisidir.

Bir başka açıdan olayı değerlendirdiğimizde, Türkiye söz konusu zenginliklerini yabancı ülkeler gibi pazarlamayı becerememektedir. Oysa kanımızca ülkemizin tarihi dokusunun iyi değerlendirilmesi halinde, hem bu eserler daha iyi korunabilecek ve hem de gelir sağlayıcı bir birikim ve miras olarak halkımızın yüzünü güldürecektir.

Gerçekte dokuz günlük tatil, ülke ekonomisi açısından önemli bir kayıptır. Çünkü ülkemizde bu dokuz gün içerisinde üretim faaliyetleri belli bir şekilde duracaktır. Oysa dünya ülkelerinde yine bu dokuz gün üretim devam edecek ve 2008 yılında ekonomik krizin yaratıcıları konumunda olan ülkelerde yaşanacak ekonomik olaylardan bir anlamda Türk halkının yeteri kadar bilgisi olamayacaktır.

Cari işlemler açığının devamlı beklenenden farklı çıkması, ülkemiz açısından tam anlamı ile risk oluştururken Türk halkı yabancı ülkelerde döviz harcama konusunda adeta gayret göstermektedir.

Bir başka açıdan akla gelen bir başka soruda acaba yurtdışına bayram tatili için giderlerden kaçı vergi mükellefidir.

Bu sorunun temel nedeni, ülkemizde orta ve küçük çaplı iş sahipleri bayramı fırsat bilerek çalışmalarını artırmışlar, bu bağlamda da işlerinin bu yıl geçmiş yıllara nazaran durgun gittiğini her fırsatta söylemek istemişlerdir.

Bayram alış-verişi bir miktar piyasayı hareketlendirmiştir. Ancak bu hareketlilik biraz da bazı ücretlilere ve emeklilere bayram öncesi yapılan ödemelerdir.

Ödemelerin erkene alınmasından kaynaklanan alış-veriş olanağının bayram sonrasında belli bir durgunluğa yönelmesi kanımızca kaçınılmaz olacaktır.

Ülkemizde belli bir kesim yaşamını mevcut ekonomik koşullar dikkate alındığında standartların üzerinde sürdürmektedir. Ancak çoğunluk günlük yaşamını çok zor şartlar altında sürdürebilmektedir.

Bayram, gerçekte dostlukların yaşanması, insanların birbirleriyle kaynaşabilmeleri için vardır.

Ne yazık ki bayramlar trafik kazalarının yoğunlaştığı günler haline dönüşmektedir. Her şeye rağmen bayramın herkese geçici de olsa mutluluk getirmesini ve en azından bayram günlerini neşeli ve sağlıklı olarak geçirmelerini temenni ederiz.

Kaynak : Referans Gazetesi