slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 20.08.2008

Yazar : Dr.Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

Miras kalan işletme için değer artışı kazancı hesaplanmaz

      Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
20.08.2008 | Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz | Yorum

 

Reddi mirasta bulunmayan varisler, miras kalan işletmeyi ilk etapta aynen devir almak zorundadır. Bu işlemin ardından ikinci aşamada söz konusu işletme limited şirkete dönüştürülebilir.

 

SORU: Kısa bir süre önce geçirdiği trafik kazası sonucu ölen bir yakınımız karayolu ile yolcu taşımacılığı (bilanço usulü) işi ile iştigal ediyordu. Söz konusu mükellefin işinde kullandığı ve aktifine kayıtlı yedi adet midibüsü bulunmaktaydı. Ölen mükellefin mirası reddetmemiş biri eşi olmak, biri kızı ve iki oğlu olmak üzere dört mirasçısı bulunmaktadır. Mirasçılardan eşi ev hanımı, kızı hizmet akdi ile çalışan işçi ve diğer iki oğlu birbirinden ayrı olarak gerçek usulde (bilanço esasına tabi) gelir vergisi mükellefidir. Mirasçılar, ölen mükellefin ticari işletmesine devam etme kararı almışlardır. Bu durumda;

1) Mirasçılar ticari işletmeyi yeni kuracakları bir limited şirket ile devam ettirmek istemektedirler. Bu mümkün müdür"

2) Limited şirket şeklinde devam edilmesi durumunda Gelir Vergisi Kanunu'nun 81/1 ve Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17/4-c hükümlerinden yararlanılabilinir mi"

3) Adi ortaklık şeklinde devam edilmesi halinde diğer iki oğlunun vergi mükellefiyetinde bir sorun çıkar mı" (F.Saraç)

 

YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 81/1. maddesi hükmü gereği olarak "Ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde, kanuni mirasçılar tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerleriyle aynen devir alınması" halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacaktır.

Bu tür devirlerin mantığı, işletmenin aynen devamı fakat sadece sahiplerinin zorunluluk olarak değişmesi halinde değer artışı kazancının hesaplanmamasına dolayısıyla bu aşamada herhangi bir vergisel işlemin yapılmamasına dayanmaktadır.

Ölüm nedeniyle, ölüm tarihi itibariyle işletmenin değerleri tutulan kanuni defterlerde hangi bedelle kayıtlı ise, mirasçılara o bedelle intikal etmiş kabul edilmektedir.

Gelir Vergisi Yasası'nın 81.maddesinde değer artışı hesaplanmayacak işlemler ayrı ayrı sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle öncelikle ölüm halinde vefat edenin işine kanuni mirasçıların aynen devam etmesi halinde değer artışı kazancının hesaplanmayacağı hususu hükme bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak öncelikle mirasçıların ölen kişinin işini aynen sürdüreceklerini kabullenmeleri ve bu durumu vergi dairesine bildirmeleri gerekmektedir.

İkinci aşamada söz konusu işletmenin limited şirkete dönüştürülmesi mümkün olabilecektir. Bu konu Gelir Vergisi Yasası'nın 81/2. maddesindeki hükme göre değerlendirilecektir.

Söz konusu yasa maddesine göre "kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması" gerekmektedir.

Yasa maddesinde yer alan ferdi işletmenin sahiplerinin devir sırasında sağ olması gerekmekte olup, bunlara hisse paylarının verilmesi yasa maddesi ile öngörülmüştür. Bu husus söz konusu yasa maddesi ile Anonim Şirketlerde verilecek hisse senedinin nama yazılı olması koşuluna bağlanmıştır.

Sonuçta;

* Öncelikle mirasçılar söz konusu işletmeyi aynen devir almak zorundadırlar. Bu takdirde Gelir Vergisi Yasası'nın 81/1. maddesindeki koşuldan yararlanabileceklerdir.

* Bilahare söz konusu ortaklığı limited şirket halinde dönüştürebilirler. Bu dönüşümde Gelir Vergisi Yasası'nın 81/2 ve Katma Değer Vergisi Yasası'nın 17/4-c hükmünden yararlanmak mümkündür.

* Ölüm nedeniyle ferdi işletmenin devamının öngörülmesi halinde, ölenin mükellef olan iki oğlunun durumu vergi dairesine bildirmeleri, mirasçı eş ile kızının mükellefiyet tesis ettirmeleri gerekmektedir.(V. Seviğ)

 

 

ESKİ DEFTERLERİN İBRAZININ İSTENMESİ

SORU: Benim hesaplarım zaman zaman işimin özelliği gereği incelenmektedir. 2001 yılında faaliyetim nedeniyle zarar ettim. Bu zararımı 2003 yılında kazancımdan indirim konusu yaptım. Geçtiğimiz ay benden 2001 yılı ile ilgili defter ve belgelerim istendi. Benim söz konusu belgeleri ibraz etme zorunluluğum var mı" Bilindiği üzere benim 2001 yılına ilişkin söz konusu defter ve belgelerim zaman aşımına girmiş ve saklama süresi dolmuş bulunuyor. (R.Kılıçarslan)

 

YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 256.maddesi uyarınca gerçek ve tüzel kişiler muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların istemi üzerine ibraz ve incelemeye arz etmek zorundadırlar.

Aynı yasanın 253.maddesi gereği olarak da söz konusu yasaya göre tuttukları defterlerle düzenlemek zorunda oldukları belgeleri, ilgili bulundukları yılı izleyen yılın başından itibaren beş yıl süre ile muhafaza etmek zorundadırlar.

Belli bir dönemle ilgili olarak beyan edilen zararın sonraki yıllar gelirinden mahsup edildiği hallerde ise bu süre zarar mahsubunun bittiği yılı izleyen yılın başından başlamaktadır.

Dolayısıyla sizin 2001 yılı zararınızı 2003 yılında mahsup etmeniz nedeniyle sizin için 2001 yılı hesaplarının inceleme ve ibraz zaman aşımı süresi 2004 yılı başından başlamaktadır. (V. Seviğ)

 

 

İNTERNETTEN SATIŞTA KAYIT

SORU: İnternet aracılığı ila bazı ürünlerin satışını yapıyoruz. Belli bir toplam tutar üzerinde alışveriş yapanlara bazı ürünleri bedelsiz promosyon olarak veriyoruz. Bu şekilde vermiş olduğumuz ürün bedellerini kayıtlarımıza gider olarak intikal ettirebilir miyiz" (K.Kurtal)

 

YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 40/1.maddesi uyarınca "ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler" safi kazancın tespiti sırasında indirim konusu yapılmaktadır. Dolayısıyla satışın artırılması için yapılan bu tür promosyonlu kampanyalar nedeniyle yapılan harcamaları giderleştirmek mümkündür.

Buna göre firmanızın internet aracılığı ile yapmakta olduğu promosyonlu satışlar nedeniyle müşterinize bedelsiz vermiş olduğunuz malların alış bedellerini gider olarak kayıtlarınıza intikal ettirmenizde vergi hukuku açısından herhangi bir sorun yoktur.

Ancak bu gibi hallerde bazı satıcılar müşterilerinden gönderme ücreti veyahut da değişik adlar altında belli ve düşük bir bedel talep etmektedirler. Bu gibi talepler sonucunda alınan bedellerin kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir. (V. Seviğ)

 

 

YARGI KARARLARINDA

 

HACZEDİLEMEYECEK MALLAR

 

Danıştay 4.Dairesi E.2002/2783 K.2003/3273 T.17.12.2003

Davacı, kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla haczedilen taşınmazının satışa çıkarılması işleminin iptali istemiyle dava açmıştır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanunun "Haczedilemeyecek Mallar" başlıklı 70/11. maddesinde, borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği, ancak evinin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabileceği hükme bağlanmış olup, davacının vadesinde ödenmeyen muhtelif vergi borçlarına karşılık …. adresindeki gayrimenkulünü taksitlendirme talebi nedeniyle teminat olarak gösterdiği, vergi borçlarını ödemediğinin anlaşılması üzerine teminata konu gayrimenkule haciz konularak satış işlemine başlandığı, ancak davacının konut olarak kullandığı gayrimenkulü dışında haczi kabil başka bir taşınmazının bulunmadığının anlaşıldığı olayda; davacının haline münasip evinden başka bir gayrimenkulünün bulunmaması sebebiyle, satış işlemi 6183 sayılı Yasanın 70/11 maddesi aykırı olduğundan işlemin iptali gerekmektedir.

 

Danıştay 11. Dairesi E.1999/1496 K.2000/2172 T.18.5.2000

Davacı kurumun 1997 yılına ait vergi borçlarını vadesinde ödememesi üzerine tahsili amacıyla Ziraat Bankası nezdindeki hesabına haciz işlemi uygulanmışsa da; 6183 sayılı Yasanın 70/1. maddesinde, Devlet malları ile hususi kanunlarda haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczedilemeyeceği, 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 33.maddesinde de, Genel Müdürlüğün katma ve döner sermayeli bütçeleri ile diğer kanuni ve kazai yollardan temin edilmiş bütün taşınır ve taşınmaz mal varlığı ve kıymetleri ile idarede mevcut orman emvalinin Devlet malı hükmünde olduğundan haczedilemeyeceği ve kamulaştırılamayacağı hükme bağlanmış olup, bu hükümler uyarınca Orman Genel Müdürlüğü (..) Orman İşletme Müdürlüğüne ait malların devlet malı niteliğinde olması nedeniyle haczi mümkün olmadığından, vergi dairesinin davacı işletmenin bankadaki hesabına haciz konulmasında hukuka uyarlık olmayıp, haciz işleminin iptali gerekir.

 

Danıştay 4.Dairesi E.1995/2800 K.1995/3596 T.20.9.1995

İlgili yıllara ait muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla tebliğ edilen ödeme emirlerine karşın ödemede bulunulmaması üzerine davacının iş yerindeki bir kısım menkul malları haczedilmişse de; Davacının iş yerinde haczedilen malların 6183 sayılı Yasanın 70.maddesinde belirtilen, borçlunun şahsı ve mesleği için gerekli eşya niteliğinde olması nedeniyle haczi mümkün olmadığından, haciz işleminin iptali gerekmektedir.

 

 

ÖZELGELERDE

1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.12.2006 tarih ve 3991 sayılı özelgesi;

"Fatura, satılan emtia veya yapılan hizmet karşılığında müşteriye verilen belge olup, Türkçe düzenlenmesi gerekir. Bedelin döviz cinsinden belirlenmesi halinde, faturada o günkü döviz alış günü esas alınmak suretiyle Türk Lirası karşılığının da yazılması gerekir. Bu durumda ayrıca kur farkı oluşması halinde kur farkının da faturada gösterilmesi veya ayrı fatura düzenlenmesi gerekir."

 

2. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 3.7.2007 tarih ve 1880 sayılı özelgesi;

"Kırtasiye malzemeleri satışı yapan firmanın, faturaya konu satılan ürün çeşidinin çok fazla olması diğer bir anlatımla faturada bulunan satır sayısından fazla olması halinde, faturanın ekinde, her bir sayfasında faturaya ait bilgilerin bulunması, sayfa numaralarının birbirini takip etmesi ve ayrıca her sayfanın şirket tarafından kaşelenmesi şartı ile liste halinde düzenlenmesinde bir sakıncası yoktur. Bu arada, düzenlenen faturada ekindeki liste sayısının belirtilmesi de gerektiği tabiidir."

 

3. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 9.1.2007 tarih ve 6 sayılı özelgesi;

"Adi ortaklıktaki hisse devirlerinin katma değer vergisi karşısındaki durumu ile ilgili açıklamalar içeren 25 seri no'lu KDVK Genel Tebliği düzenlemeleri gereğince, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan ortaklık hisselerinin devrinde fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır."

 

4. Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 12.1.2005 tarih ve 32 sayılı özelgesi;

"Sıcak ve soğuk içecek otomasyon makinelerinden yapılan satışlar sırasında bu makineler üzerindeki bilgilerin değiştirilemez, silinemez olması ve dışarıdan bir müdahalenin yapılamaması halinde, gün sonunda makineden alınan rapora dayanılarak ‘muhtelif müşteriler' ibareli toplu bir fatura düzenlenmesi mümkündür."

 

5. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 31.1.2007 tarih ve 5893 sayılı özelgesi;

"VUK'un 231/5. maddesinde, faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği ve bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Ancak bu hüküm VUK'un 3. maddesinde yer alan "vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır" hükmü ile birlikte değerlendirildiği vakit; anılan Kanunun 231/5 inci maddesinde yer alan düzenlemenin süresinden sonra düzenlenen faturaya kesilecek ceza bakımından (VUK 353/1 inci madde) önem arzettiği görülecektir. Dolayısıyla süresinde düzenlenmeyen faturada belirtilen işlemin geçersiz sayılması yine VUK'un 3. maddesiyle çelişmektedir. Bu itibarla, faturanın düzenlenmesi, ödemeye değil "mal teslimi" veya "hizmet ifasına" bağlandığından sağlık hizmetlerini karşılamak üzere sözleşme yapılan şirkete verilen sağlık hizmetlerine ilişkin faturanın ödemeye bağlı olmaksızın yedi gün içerisinde düzenlenmesi gerekmektedir. Süresi içerisinde düzenlenmeyen faturalar için VUK'un 353/1. maddesi uygulanacak ve bu faturalar vergi kanunları bakımından ispat edici bir vesika olarak değerlendirilecektir."

 

Son Dakika Olmasaydı, Bir Çok İş Yapılmazdı.

M. S. Tarilor

Kaynak : Referans Gazetesi