slider 735 slider 734 slider 733 slider 732 slider 730 slider 729 slider 727 slider 725

  Yazdır

Tarih : 29.05.2008

Yazar : Dr.Veysi SEVİĞ-Bumin DOĞRUSÖZ

Yurtdışındaki inşaat gelirinin yüzde 5i götürü gider olarak hesaplanır

Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
28.05.2008 | Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz | Yorum

Yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmet işi yapan kurumlar, döviz cinsinden elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak koşuluyla götürü olarak hesapladıkları giderleri söz konusu faaliyetlerinden sağladıkları kazançlarından indirim konusu yapabilir.

 

SORU:  Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinde ihracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin, kanunen kabul edilir giderlere ek olarak bu faaliyetlerinden döviz cinsinden elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak kaydıyla yurtdışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olarak götürü indirim konusu yapabileceklerini hüküm altına almıştır. Konuya ilişkin uygulama hakkında bilgi edinmek istiyoruz.

 

CEVAP:  Gelir Vergisi Yasası'nın birinci bendinin parantez içi hükmü ile; ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflere, ayrıca bu faaliyetlerinden döviz olarak elde ettikleri hasılatlarının binde beşini aşmamak koşuluyla, yurtdışındaki bu işleri ile ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları bir tutarı indirim konusu yapmalarına olanak sağlanmıştır.

Yapılan bu düzenleme uyarınca;

* Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri kazançlara ilişkin olarak götürü gider hesaplaması yapmaları mümkün değildir.

* Götürü olarak gider hesaplanacak tutarın, ihracat ve yurtdışında yapılan inşaat, onarma, montaj, teknik hizmetler ile taşımacılık faaliyetlerinden döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşmaması gerekmektedir. Bu bağlamda hasılat kavramı içinde değerlendirilecek dövizlerin, kambiyo mevzuatı uyarınca Türkiye'ye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Götürü gider kaydı, mükelleflerin genel esaslara göre teşvik edilmiş bulunan giderlerinin ayrıca dikkate alınmasına mani oluşturmamaktadır.

* Her türlü yurtdışı taşımacılık faaliyetlerinden döviz olarak sağlanan hasılat götürü gider uygulamasına konu olabilmektedir. "Yurtdışı taşımacılık" kavramından başlangıç veya bitiş noktasından herhangi biri veya her ikisi yurt dışında bulunan taşımacılık işlerinin anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca mevcut düzenlemeler çerçevesinde yük taşımacılığının yanı sıra yolcu taşımacılığından sağlanan hasılat da götürü gider uygulamasına tabidir.

* Yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmet faaliyetlerinde bulunan kurumlar, bu işlerden elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak koşuluyla götürü olarak hesapladıkları giderleri söz konusu yurtdışı faaliyetlerinden sağladıkları kazançlarından indirim konusu yapabilecekler, kalan kısmı da Türkiye'de netice hesaplarına intikal ettirebileceklerdir.

Tüm bu açıklamalar uyarınca bir Anonim Şirketin  yapmış olduğu ihracat dolayısıyla 10 milyon YTL tutarında hasılat sağladığını varsayalım.

Söz konusu şirketin bu ihracat faaliyeti nedeniyle Gelir Vergisi Yasasının 40. maddesinin birinci fıkrasına uygun 100.000 YTL gideri, bu giderinin 60.000 YTL'lik kısmının belgelendirilmemiş olduğunu dikkate alacak olursak, götürü gider hesaplaması aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

* Belgelendirilmiş Gider Tutarı    40.000 YTL

* Belgelendirilmemiş Gider Tutarı            100.000 YTL

* Belgesiz harcamalar için indirim konusu yapılabilecek miktar;

 (10.000.000 x %05 = )  50.000 YTL

* Kanunen Kabul Edilmeyen Gider

( 60.000  50.000 = )       10.000 YTL

* Ticari Kazançtan indirilebilecek giderler toplamı ile götürü gider

(40.000 + 50.000 = )      90.000 YTL olarak hesaplanacaktır. (V. SEVİĞ)

 

Tahliye karşlığı alınan para

SORU:  İstanbul'da bir iş merkezinde bulunan iş yerimin tahliyesi için uluslar arası bir firma tarafından bana 750.000 YTL teklif edildi. Böyle bir durumda ben işyerini tahliye edersem, elde edeceğim bu gelir vergiye tabi olacak mı" Ben yaklaşık yedi yıldır gelir vergisi mükellefiyim.

YANIT:  Gelir Vergisi Yasası'nın 82/2 maddesi hükmü gereği olarak "Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz başlanmamış olan böyle bir faaliyete hiç girişilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığından elde edilen hasılat" arızi kazanç olarak kabul edilmektedir.

Safi arızi kazanç, bu kapsamda elde edilen hasılattan, kanıtlanmak koşuluyla yapılan giderlerin indirilmesi suretiyle hesaplanmaktadır.Ancak; ticari faaliyette bulunan firma veya kişilerin gayrimenkullerinin belli bir bedel karşılığında tahliyesinde veya kiracılık hakkının devri karşılığında aldıkları paralar ve tazminatlar yapmış oldukları tesisat ve malların tahliye veya devir sırasında kiralayana veya yeni kiracıya devri sırasında elde ettikleri kazançlar ticari kazanç niteliğindedir. Dolayısıyla bu kişilerin veyahut da bu tür firmaların elde ettikleri kazançlar ticari kazanç kapsamında mütalaa edilmektedir. Bu durumda siz faaliyetinizi sürdürürken, belli bir bedel karşılığında işyerinizi terk etmeniz halinde elde edeceğiniz bedel ticari kazancınızın bir bölümü olarak kabul edilecektir. (V. SEVİĞ)

 

Doktorlarda nakit tahsilat

SORU:  Haziran ayı başından itibaren doktorlar artık kredi kartı ile tahsilat yaparken özel POS makineleri kullanacaklar. Bu makinelerin vermiş olduğu fişler aynı zamanda serbest meslek makbuzu yerine geçecek. Bu durumda doktorlar nakit tahsilat yapamayacaklar mı" Eğer doktorlar nakit tahsilat yapmak isterlerse yapmış oldukları tahsilatı nasıl belgelendirecekler"

YANIT:  Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 379 sıra numaralı genel tebliğde yapılan açıklamalar uyarınca hekimler 01.06.2008 tarihinden itibaren işyerlerinde kredi kartı okuyucusu (POS cihazı) bulundurmak zorundadırlar.

Bu cihazların vereceği belge üzerinde; mükellefin bilgileri, tarih, saat, sıra numarası, hizmetin cinsi, vergi dahil tutarı ve benzeri bilgiler yer alacaktır. Ayrıca söz konusu belgelerin üzerine "Bu belge VUK uyarınca serbest meslek makbuzu yerine geçen belge hükmündedir." İbaresi basılmış olacaktır.

Hekimlerin ( diş hekimleri ve veteriner hekimler dahil ) işyerlerinde POS cihazı kullanıyor olmaları serbest meslek makbuzunun düzenlenmesine engel oluşturmayacaktır. Çünkü bedeli kredi kartı kullanılmaksızın ödenen hizmetler için POS'ların kullanılması söz konusu olamayacaktır. Bu durumda anılan mükelleflerin bedelini kredi kartı kullanılmaksızın nakit, çek, havale, ve benzeri nitelikteki ödemelerde tahsil ettikleri hizmet bedelleri için Vergi Usul Yasası hükümleri uyarınca serbest meslek makbuzu düzenlemeleri ve vermeleri gerekmektedir.

Ayrıca 01.06.2008 tarihinden itibaren işyerlerinde POS cihazı bulundurmayan veyahut da 379 sayılı tebliğ ile belirtilen şartlara uygun olmayan cihazları kullanan mükelleflere Vergi Usul Yasası'nın mükerrer 355/1. maddesi uyarınca 1.490 YTL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. (V. SEVİĞ)

 

Organsız kalan şirket

SORU: Makaleleriniz ülkemizdeki spesifik belirsizliklere ışık tutuyor, çok fazla istifade ediyoruz. Teşekkür ederiz. Size, eğer uygun olursa bir konuyu danışmak istemekteyiz. 4 yıldır Genel Kurulları yapılmayan bir Anonim Şirketimiz var. Ortaklar dağılmış durumda. 5 ortaklı bu şirkette bir ortağa ulaşılamıyor. Yurt dışında olduğuna dair rivayetler var. Tüm ortaklar bir araya gelemediği için "Ortak Beyanı" yolu ile konusu sadece yönetim kurulu seçmek olan bir genel kurul toplantısı yapamıyoruz, Çok araştırdık. Buradaki tek yolun Mahkemece  kayyım atanması olduğu söylendi. Ancak bazı yetkililer Ticaret Sicili Gazetesine denetçi toplantı ilanı versin dedi. Ne yapacağımızı şaşırdık. Bir öneriniz olabilir mi"(M. SANVAR)

 

YANIT: Bütün ortakların imzası olmadan ortak beyanı yolu ile genel kurul toplantısı yapamazsınız. Öte yandan Kanun gereği ancak bir yıl için seçilmiş olması dolayısıyla denetçinin de görev süresi dolmuş olduğundan, denetçi de toplantı daveti yapamaz. Ancak durumunuz umutsuz değil. İzleyebileceğiniz iki yol var. Birincisi şirket tüzel kişiliği adresine en az % 10 paya sahip bir veya birkaç ortak genel kurulun 15 gün içerisinde toplantıya davet olunması için bir ihtarname gönderin. Ancak bu ihtarınız, yetkili organ olmadığından tabii ki yerine getirilemeyecektir. Bu durumda ihtarname gönderen ortaklar, TTK md. 367 uyarınca kendileri tarafından toplantı daveti yapılmasına yetki verilmesi için yetkili ticaret mahkemesine müracaat edebilir. İkinci yol ise genel kurul toplanamadığından şirketin organsız kaldığı gerekçesi ile TTK md. 435 uyarınca mahkemeye müracaat ederek, şirket organlarının oluşması için gerekli tedbirlerin alınması, organlar oluşamadığı takdirde feshine karar verilmesi talep edilebilir. Bu başvuruyu dört ortak birlikte yapabilirisiniz. Bu durumda mahkeme genel kurulu toplantıya çağırma konusunda ya ortaklardan birine yada görevlendireceği bir kişiye bu yetkiyi verir. Bu şekilde toplanacak genel kurul, yönetim kurulunu seçer. Seçilen yönetim kurulu da önceki yılların genel kurullarının yapılması için genel kurulu tekrar toplantıya çağırır.

Bu sorunuza mevcut olan dört ortağın çoğunluğu oluşturduğu görüşü ile yanıtladım. Eğer bulunulamayan ortak çoğunluk hisseye sahipse, tek yolunuz TTK 435 uyarınca mahkemeye müracaat etmek ve bu suretle şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini temin etmektir. (B. DOĞRUSÖZ)

 

ÖZELGELERDE BSMV

1. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 23.1.2008 tarih ve 2056 sayılı özelgesi;

"6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu'nun 47/a maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) beyannamelerinin işlemin yapıldığı yer vergi dairesine verileceği hükme bağlanmıştır. Bu sebeple işlem tutarı düşük dahi olsa Genel Müdürlük dışında Bölge Müdürlüklerince yapılan ve gelir kaydedilen işlemlere ilişkin BSMV beyannamesinin yapıldığı yer vergi dairesine verilmesi gerekir. Bunun  dışında, Bölge Müdürlüklerinden sadece teklifi yapılan ancak Genel Müdürlük tarafından yapılan ve gelir kaydedilen işlemlere ilişkin BSMV'nin Genel Müdürlüğün kayıtlı olduğu vergi dairesine beyan edilmesi gerekir."

 

2. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 11.4.2007 tarih ve 5678 sayılı özelgesi;

"3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nun Geçici 3. maddesinin yürürlüğe girdiği 06.02.2004 tarihi itibariyle bu Kanuna göre kurulan ve serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış banka şubelerinin, faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere ve fakat her halükarda 31.12.2008 tarihine kadar bu bölgede işlem tarihinde faaliyet ruhsatı bulunan mükelleflerin ruhsatlarında belirtilen faaliyetlerine ilişkin olarak yaptıkları işlemler dolayısıyla lehe aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisnadır. Bu durumda, 06.02.2004 tarihi itibariyle, 3218 sayılı Kanuna göre kurulan serbest bölgede faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış olan banka şubelerinin, bu bölgelerde faaliyette bulunma ruhsatı olmayanlarla yapacağı işlemler ile bankada işlem yaptıran firmaların faaliyet ruhsatlarında belirtilen faaliyetleri dışındaki işlemlerin banka ve sigorta muameleleri vergisi istisnasından yararlanamayacağı tabiidir."

 

3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 2.5.2007 tarih ve 7042 sayılı özelgesi;

"6802 sayılı Kanunu'nun 29/i maddesi ile emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında ferdi sigorta, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler dâhil) ve sağlık sigortaları ile ihracata ait nakliyat sigortalarında sözleşme ve poliçe üzerinden alınan paraların BSMV'den istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Madde hükmünde de anlaşılacağı üzere istisna düzenlenen poliçe üzerinden alınan paraları kapsamakta olup, A tipi acente olarak sigortacılık faaliyetinde bulunan bankanın düzenlenmiş olduğu hayat poliçeleri üzerinden aldığı komisyonların vergiden istisna tutulması söz konusu değildir."

 

4. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 13.9.2004 tarih ve 42655 sayılı özelgesi;

"Sigorta şirketlerinin döviz cinsinden düzenlemiş olduğu poliçelere ait bedellerin döviz cinsinden peşin veya taksitler halinde tahsil ederken lehine oluşan kur farkını da banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutması gerekir."

 

5. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 7.4.2005 tarih ve 15575 sayılı özelgesi;

"6802 sayılı Kanunu'nun 29/n maddesi düzenlemesi ile; mevduat toplamayan bankaların açmış olduğu yatırım kredileri dolayısıyla lehlerine aldıkları paralar BSMV'den istisna kabul edilmiştir. Madde hükmü düzenlemesi gereğince istisna sadece mevduat kabul etmeyen bankalara tanımış olup, bankanın finansman anlaşmaları kapsamında yurt dışı kaynaklı kredilere ilişkin değişik finansman paketlerinin yatırımcılara kullandırılmasına aracılık ederek yatırım bankacılılığı da yapması halinde, madde 29/n'de düzenlenen istisnadan yararlanması mümkün değildir. Bu sebeple, söz konusu kredinin kullanılmasına aracılık edilmesi sebebiyle banka lehine kalan paranın BSMV'ye tabi tutulması gerekir."

 

YENİ YAYINLAR

TÜRK VERGİ KANUNLARI

Uzunca bir süredir güncel vergi mevzuatını içeren bir yayın yoktu. Bu boşluğu doldurmak üzere, Gelirler Kontrolörleri Derneği "Türk Vergi Kanunları" adlı kitaplarının yeni basısını geçtiğimiz günlerde yayınladı. Kitapda bütün vergi kanunlarını ve maddelere işlenmiş olarak Bakanlar Kurulu kararlarını bulmak mümkün. Dernek ayrıca kitabı, hem masa üstü hem de küçük - çanta boyu yayınlayarak, mevzuatı yanında taşımak isteyenlere de böylece ayrı bir hizmet sunmuş durumda. Kitabın her iki boyunda da, değişen mevzuat hükümlerinin eski şekillerine de yer verilmek suretiyle, geçmiş dönemler için ilgili mevzuata ihtiyaç duyanlar da düşünülmüş. Vergi Kanunlarını güncel ve hatasız şekli ile masasında veya çantasında bulundurmak isteyenler Gelirler Kontrolörleri Derneğinin 0312. 4318833, 02123257713, 02324455404 numaralı telefonlarına müracaat edebilirler.

 

NE KADAR GERİYİ GÖREBİLİRSEN O KADAR İLERİYE BAKABİLİRSİN.

 

W. Churchil

 

 

Kaynak:Referans Gazetesi